Gönderi

253 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Gün Ortasında Karanlık’ın 1941’de yayınlanmasından önce Sovyetler Birliği Komünist Partisi, Stalin döneminde yaşanan parti içindeki muhalif düşüncelerin tasfiyeleriyle çalkalanmış, devrim nihai amacından saparak bir güç savaşına sahne olmuştu. Tıpkı gerçekte yaşananlar gibi romanın başkahramanı Rubashov da bir sabah evinde baskına uğrar ve tutuklanır. Ancak tutuklandığına pek de şaşırmaz. Nitekim uzun zamandır rüyalarında hep tutuklandığını görmüş, bu durumu kanıksamaya başlamıştır. Çünkü biliyordur, iktidarın yanlışlarını fısıldadığı, farklı düşündüğü için suçludur. Arthur Koestler, gelecekte öngörülen bir distopyayı değil, gerçekten yaşanmış totaliter bir rejimin alegorisini kurgulamış. Kitabın konusu kronik bir iktidar hastalığı: Totalitarizm. Rubashov ise diğer distopik romanlardaki düzen karşıtı karakterler Winston ya da Vahşi gibi yöneten sınıfından dışından değil, aksine bizzat devrimi gerçekleştiren, ancak zamanla totaliterleşerek amacından sapan sistemin içinden gelen bir karakter. Aynı zamanda onu farklı kılan bir diğer nedense muhalif bir sesten çok özgür iradenin sesi olması; çünkü hem iktidar hem de muhalefet birbiri üzerinden var olma savaşımına girer. Oysaki Rubashov, başkalarının üzerine basarak varoluşunu anlamlandırma hezeyanına kapılmıyor, dile getirdikleriyle vicdanın artık bastıramadığını sesini haykırıyor ve kendi pişmanlığı üzerinden amacına ulaşmak için her yolu mubah gören Makyavelist iktidarın meşruiyetini sorguluyor ve kendine şunu soruyor: Nesnel doğru, aynı zamanda öznel doğru mudur? Gün Ortasında Karanlık, hem felsefi hem de edebi yönden ayaklarını yere sağlam basan ve üzerinde düşündükçe derinleşen olağanüstü bir romandı. Üstelik 1984 gibi kitapta anlatılanların bize tanıdık gelmesi de cabası. Aslında bunun altında yatan neden bir sır değil. Tarih gösteriyor ki, nasıl bir bulaşıcı hastalık bulaştığı kişiler farklı olsa da benzer belirtilerle vücutta baş göstermeye başlıyorsa, despot bir liderin dizginlerini tuttuğu totaliter bir rejim de, ülke ya da coğrafya fark etmeksizin benzer uygulamalarla kendini dayatıyor. Ardından da güç zehirlenmesine kapılıp farklı görüşlerin sesini kısıyor. Gün Ortasında Karanlık ve 1984 gibi kitapları okuduktan bize çok yakın gelmesinin altında yatan temel neden işte yukarı söz ettiklerimde başka bir şey değil. Ve yine şu yadsınamaz bir gerçek ki, bir iktidar ancak eleştirilerle, karşıt görüşlerin dinlenmesiyle gerçek demokrasiyi ve huzuru toplumda temin edebilir ve toplumun tüm bireylerine seslenebilir. Yoksa farklı sesleri baskı altına almak ve iktidar ateşini öteki görülenler üzerinden nefret söylemleriyle canlı tutmaya çalışmak, toprak bir testinin dibindeki kılcal bir çatlaktan suyun yavaşça boşalması gibi iktidarın da meşruiyeti boşalır ve nihayetinde iktidar kendi sonunu hazırlar. Tarih bunun örnekleriyle dolu değil midir?
Gün Ortasında Karanlık
Gün Ortasında KaranlıkArthur Koestler · İletişim Yayınevi · 2019427 okunma
·
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.