Gönderi

Duyularını ve iradesini başka tarafa yönlendirip, yumuşak ve itaatkâr nazarını dinlendirirken sayfayı yanlamasına, sabırla tuttu. Pattada pattada sallanan sıyrılmış etek. Domuz kasabı, yığından iki sayfa kaptı. Kızın hâlis sosislerini sardı ve kıpkırmızı suratını buruşturdu. — Buyrun, küçük hanım dedi. Kız cüretkârca gülümseyip kalın bileğini dışarı doğru tutarak bir demir para uzattı. — Sağ olun, küçük hanım. Bu da bir şilin üç peni para üstü. Siz ne istemiştiniz? Mr. Bloom hemen işaret etti. Eğer kız yavaş ilerlerse ona yetişip arkasından yürüyeyim, sallanan jambonlarının arkasından giderim. Güne başlamak için güzel bir manzara. Haydi elini çabuk tut be adam. Fırsat bu fırsat. Kız, dükkanın önünde güneşte durdu ve sağ tarafa doğru tembel tembel yürüdü. Burnundan sertçe nefes verip iç geçirdi: Hiç de hâlden anlamazlar ki. Soda çatlağı eller. Ayak tırnakları da kabuk tutmuştur. Kahverengi, paçavra haline gelmiş keşiş gömleği muskaları, kızı her iki yönden de savunuyor. Kız tarafından kâle alınmamanın acısı, kalbindeki belli belirsiz keyfin içinde bir çakmak çaktı. Gözü başkasında. Görev başında olmayan bir polis memuru, kıza Eccles Lane’de sarılmıştı. İri kıyım olanlarını tercih ediyorlar. Birinci kalite sosis. Lütfen yardım edin memur bey! Ormanda kayboldum. - Üç peni lütfen.
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.