Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 31 hours
Ülkemiz aydınları söz konusu oldukta, böyle bir aşağılık duygusun yoğun- hem yüksek seviyede- olarak yaşayanlardan birinin Tanpınar olduğunu görüyoruz. Tanpınar hem Osmanlı kültürünün inceliklerine hem de Batı kültürünün inceliklerine vakıf. Temel tercihi batı lehine yapmış ama kendi kültürünün hafife alınmasına kökten reddine gönlü razı değil. Bu çatışma onun had safhada bir aşağılık duygusuna duçar olmasına yol açıyor. Ne yapmalı da batı kafa yapısına bizim de insan olduğumuzu kabul ettirmeli? Meselesi bu. Ama arkadaşı Ataç aşağılık duygusunu aşmış, onun için yerli kültür muhafaza edilmeye değer bir şey değil, tam Avrupalı sayıyor kendini. Avrupalı gibi bakıyor Osmanlı'ya da, kendine de. Geçmişi de içinde bulunduğu durumu da biliyor ama bunları bir kalemde harcamaya kararlı. (İsmet Özel, Üç Mesele, Çıdam Yayınları, s. 49, İstanbul 1992) Kökleri doğuya (etnolojik ve sosyo-antropolojik anlamda doğuya) rapt edilmiş bir aydın için batılılaşmanın bunalım getireceği muhakkaktı. Tanpınar'ın da yaşadığı buydu. (İsmet Özel, Üç Mesele, Çıdam Yayınları, s. 51, İstanbul 1992) Doğulu ile batılıyı ayırırken Tanpınar'ın Batı yanlısı olarak ortaya koyduğu şu husus acaba daha doğru nasıl ifade edilecektir?: " Şark eşyaya ancak umumi şekilde tasarruf eder. Hatta onu bazen tabiattan ödünç alır. Garp ise bünye mahiyetini anlamak ve bütün imkanlarını yoklamak suretiyle onu tam benimser". Bu sözlerin Batı'yı kayırmadan yeniden ifadesi şöyle olur sanırım : Doğu insanı kendini kainatın efendisi olarak görmediği için eşyayı istismar edilecek bir nesne olarak görmez, tabiatla arasında bir mkardeşlik kurmuştur. Batı insanı ise kendine tanrılık izafe ettiği için eşyaya keyfince tasarruf eder. Bu bakımdan tabiatın yağması, batılı insan için saltanatının tabi sonucudur.. (İsmet Özel, Üç Mesele, Çıdam Yayınları, s. 138, İstanbul 1992) Tanpınar, yıllardır okumak için çeşitli fırsatlar aradığım yazarlardan biriydi. Beş Şehir'i okurken de hissetmiştim. Bu romanı okurken de aynı hali yaşadım. Bu adamın derdi nedir arkadaş, sorusuna cevap aramak merkezli bir durum tabi burada anlatmaya çalıştığım şey. Sahi nedir Tanpınar'ın derdi. Arada kalmış aydınlar çağında evet bizim taşıdığımız, göz ardı etmemiz gereken bir kültür mü diyelim ona medeniyet mi , bir miras vardı. Bu mirasa reddi miras bakan zamanlarda yaşamak bunu devlet politikası ve hakim çevre baskısı ile dışına çıkılamaz bir hal olarak inşa edilen bir zamanlarda yaşamak insanı garipleştirebilir. Edebiyat hayata bütüncül bakılan bir alan değil midir ki arada kalmak zorunda bir tavrı üsluplaştırma yoluna gideriz. Mesela Peyami Safa gibi, Fatih mi Harbiye mi? Bize Fatih demeyi istetir gibi ama hayatı güzellik yarışmalarında jüri olmakla mı inşa edilir bu tavır, diye düşünmeden edemiyoruz. Güzel metinler diyoruz, tamam iyi kalemsiniz diyoruz ama bunları düşünmeden edemiyoruz. Sahi sevgili Tanpınar biz ne olalım. Şark elbisesini tamamen atıp Batılı mı olalım, bu hiç mümkün değil ise nemenem bir şey olalım biz.? soruyorum ona ruhumu saran bir cevap bulamıyorum. Tüm bunlar zayıf muhayyilem, yetersiz zekamdan, az okurluğumdan mıdır, diye düşünmeden de edemiyorum.
Mahur Beste
Mahur BesteAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20196.4k okunma
··
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.