Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bradbury’in 50’lerde yazdığı bu distopya, hem 2.Dünya Savaşı’nda gördüğü geçirdiği zamanların bir karabasan gibi satırlara işlendiğini hem de dünya var oldukça böyle bir gelecek ihtimalinin olabileceğini hissettiriyor insana. Kurgulanmış olan böyle bir gelecek senaryosu ile içinde bulunduğumuz dönemin koşulları düşünüldüğünde ise bağlantı kurmamak elde değil. Bundan sonra biraz alıntılar içermektedir. Kitapta bahsedilen yasaklar… Çok çeşitli ve insana inanılmaz gibi geliyor ama imkânsız, çok uzak değil. Yasakların olduğu yerde özgürlüklerden ve demokrasiden söz edilebilir mi? Özgürlüğün kelime anlamı değişmemiş olsa da içi itinayla boşaltıldı. Gerçek anlamda düşünen, sorgulayan, soru soran, ‘nasıl’ yerine ‘niçin’i isteyen bir insan an itibariyle içten ‘Ben özgürüm’ diyebilir mi? Totaliter devlet yönetiminin ve kapitalizm unsurlarının bireysel özgürlüklere müdahale ettiği durumda bu mümkün müdür? Kitapta da yazdığı gibi:‘Kız? O bir saatli bomba. Ailesi onun bilinçaltını besliyordu. Bir şeyin ‘ nasıl’ yapıldığını değil, ‘niçin’ yapıldığını bilmek istiyordu. Bu sıkıntı verici olabilir. Birçok şeye ‘niçin’ diye sorarsın, eğer sürdürürsen gerçekten çok mutsuz olursun.’ İnsan için ‘mutlak’ mutluluk ise şartlara göre yaşanılan bir duygu olmaktan öte ‘dikte’ edilen yapay bir duygu halini almıştır. İnsanları düşünmeye fırsat bulamayacak şekilde hayatlarını tasarımlamak ve bu sözüm ona hayatı biat ederek yaşamasını sağlamak. Beynini umarsızca gereksiz bilgi, sahte renk cümbüşleri ve eğlencelerle doldurmak. Örneği isterseniz kitaptaki gibi hareketli duvarlarla verin, ya da günümüzde televizyonla, akıllı telefonla, teknolojiyle verin. ‘Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan, kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Daha da iyisi hiç verme.’’ İnsana çok tanıdık gelmiyor mu? Daha önceden hazırlanmış çanak sorularla, hep aynı sahnede oynanan tiyatrolar, hep aynı insanlar, hep aynı yalanlar ve tek bir bakış açısı vermek çabası, mide bulandırıcı. Bu distopya içerisinde anlatılan yakma mevzusuna konu olan kitaplar en azından doğmuş ve yaşamışlardır, kimi insanların beyinlerine nüfuz edip kimyalarında değişikliklere sebep olmuşlardır. Günümüzle ilişkilendirildiğinde tarihin belli dönemlerinde yasaklanmış veya hala da yasaklı olarak kalan kitaplar mevcut. (tr.wikipedia.org/wiki/Yasaklı_k...) Beni daha da sıkıntıya sokan daha doğmadan neşter vurularak katledilmeye çalışılan yani basımdan önce toplatılan kitaplar ki daha da içler acısı, daha da vahimdir, çok uzağa gitmeyin örnekleri yakındır. (Bknz. İmamın Ordusu) Aslında yakıp yıkmakla ilgili biraz daha uzağa gidebilirsiniz, MÖ.3 yüzyılda İskenderiye Kütüphanesi’nin din ekseni etrafında yıkılışı ve yakılışı, bilgiye ve düşünceye karşı katliamın en eski örneklerdendir. Beni etkileyen bir diğer öğe ise ‘sessiz kalmak’ oldu. Durumun, vaziyetin, şartların nereye gideceğini görmenin akabinde susmak, tepki göstermemek ve seyirci kalmak. Sonunda yasaklarla karşılaşmak ama artık her şey için geç olması. Zamanında verilmeyen tepki ile artık güçlenen bir otorite karşısında zayıf azınlıkla kalarak yasaklara boyun eğme durumunda kalmak çok üzücü. Fahreneit 451, 1984 gibi her dönemin kitabıdır, zamandan bağımsızdır. İnsanoğlu var oldukça da geçerliliği sürecek, çünkü insan doyumsuzdur, anlattıkları kurgudan öte bir ‘gerçek’ olarak bünyemizde kanserli hücreler gibi bulunacaktır.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,8bin okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.