Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

424 syf.
7/10 puan verdi
Yasak Büyü |3+/5| 1930’lar dönemini çok severim aslında. Amerika’nın dönemlerini. Hani şu film noir denilen türden dedektiflik filmlerinin ağırlıklı olarak geçtiği yıllar. Fakir bir halk, büyük buhran dönemi, içki yasağı, fötr şapkalar ve parlak elbiseler. Uzaktan resmine bakıldığında güzel görünüyor ancak yaşamak muhtemelen kötü olurdu. Kesin bir fikir belirtemiyorum çünkü bu kitabı okumam ile 1926 dönemi ile ilgili bilgi alırım sanmıştım. Ne yazık ki yanıldım. Yasak Büyü isimli kitabımız bir fantastik kitap. Ancak fantastikliği benim daha çok tercih ettiğim türde olan, modern hayatla karışık bir fantezi. Orklar, elfler ortalıkta cirit atmasa bile bir büyü durumu söz konusu. Genel büyü kanısına bu kitabın getirdiği bir yaklaşım var, o da büyünün bir içki olarak satılabilmesi durumu. Başka evrenlerde bu yapılmış mıdır bilmiyorum. Neyse, kitabın konusundan kısaca bahsedeyim. Yıl 1926, büyü yapmak kanunen yasaklanmış. Ancak büyücülerin, normal sulara kendi büyülerini aktararak hazırladıkları “Parıltı” ismindeki içeçekler çok seviliyor. Dünyayı büyülü gösteren, kişiye kendini iyi hissettiren ve başka şekilde yaşamayacağı deneyimleri yaşatan ‘büyülü’ bir içecek söz konusu olan. Böyle bir durumda iki karakterimiz var. Alex ve Joan. Joan, ailesini geçindirebilmek için Parıltı içilen bir kulüpte sahne gösterisi yapan bir kız. Alex ise yasadışı olan bu Parıltı ticaretini bitirebilmek için Joan’ın da bir parçası olduğu Shaw ailesine sızmaya çalışan bir polis. Kulağa ilgi çekici geliyor değil mi? Çünkü ilgi çekici. Özellikle o dönemleri çok merak eden ve o dönemle ilgili eser tüketmeye bayılan ben için gerçekten ilgi çekiciydi. Kitaptaki büyü olayı gerçekten de epik. Öyle fantastik ve güçlü büyüler söz konusu ki, niye büyücüler bir araya gelip kendi krallıklarını kurmuyor diye düşündüm. Yıldırım atmalar, odalar yaratıp içinde insanlar varken o odayı yok etmeler, bıçak yaratmalar, düşünce gücüyle kemik kırmalar gibi kavga anında çok güçlü bir koz yaratacak çeşit çeşit büyüler var. Bir de 1926 yılından bahsediyoruz. Silahlar da süper gelişmiş değil. Olası bir devam kitabında büyücüler dünyayı ele geçirmiş olabilir. Kitabın başlama fişeğini patlatan fikir hoş ama ortaya çıkan ilerleyiş biraz sıkıntılı. Kitabın Joan kısmı tamamen Kızıl Mahzen isimli kulüpte, ekibin gösteri yapma çabası ile geçiyor. Ekranda izlemiyor olsanız bile sürekli aynı mekanı okumak bir süre sonra bunaltabiliyor insanı. Joan kısmının hikayeye çok bir etki yarattığını düşünmüyorum. En büyük etkisi, bu evrende büyünün neler yapabildiğini görebilmek. İki karakter demek kitabın ikiye bölünmesi demek. Bu da Alex kısmına daha az sayfa kalması anlamına geliyor. Bu da haliyle, Alex’in hikayesindeki ‘içeriye sızma’ kısımlarının oldukça çabuk geçmesine neden olmuş. O kısımların daha uzun olmasını tercih ederdim. Çünkü Joan’ın kısımları büyü gösterileri haricinde monotondu bence. Kitaptaki ana aşk hikayesi de oldukça hızlı gelişen bir hadise olarak karşımıza çıkıyor. İlk görüş, tanışma ve hoşlanış ve aşk. Bu evreler arasında pek fazla zaman geçmiyor. Bunun açıklamaları var elbette. İlki, kitabın anlattığı zaman diliminin hatırı sayılır bir uzunlukta olması. İkincisi ise kitabın ikiye bölünmüş olması. Ha ama ikiye bölünmüş kitap olması demek bu durumu benim için afettirir mi? Pek sanmıyorum. Karakterler konusunda da, Alex ve Joan harici karakterler pek ön plana çıkmıyor. Mafya’da birkaç öne çıkan isim var elbette ama onlar da çok derin birer karakter olarak hatırlanamıyor. Sevmeniz için iki ana karakter hazırlanmış sizlere, öbür karakterler yalnızca hikayeye hizmet ediyor. Kendileri birer karakter olarak yaşamıyor. Kısaca, eğer suç, casusluk ve büyü kavramlarının karışımı sizde bir heyecan yaratıyorsa bakıp incelemenizde fayda var. Ancak meraklısının dışında kalan kesime tavsiye edemeyeceğim. Büyünün, içki metaforu olarak ele alındığı ve dönemin içki sevdasını büyücü parıltısı ile anlatan, son yüz sayfası dışında bir aksiyonu pek bulunmayan ama ara ara gerilimli olan orta tat bir roman Yasak Büyü. Kitaptan beklediğim o 1930’lar havasını istediğim kadar alamadım. Hikayedeki birkaç isim değişerek bu hikaye 80’lere de uyarlanabilirdi. 30’lara has bir durum göremedim. Bir de yazım hatası durumu vardı. Kitabnı özellikle son iki yüz sayfası içerisinde sıkça eksik kelimeleye, yanlış yazılan kelimeye rastlayabiliyorsunuz. Bu okuma zevkinizi baltalar mı bilmiyorum ama belirtmek istedim. Hadi yanlış yazılan kelime neyse de, eksik yazılan kelimelerin anlaşılabiliyor olması lazım. Bilemedim. Bir yayıncıya sormak lazım bunları. Parıltılı ve güzel günler dileğiyle. Kendinize iyi bakın.
Yasak Büyü
Yasak BüyüLee Kelly · Yabancı Yayınevi · 2018225 okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.