"Yağmurlu bir gündü. Yeşil bir apartmanın önünde buluşmuştuk. Midemi bulandırmıştı apartmanın rengi. Yakasında sahte leylak olan bir paltosu vardı. Ben ellerimi montumun cebinden hiç çıkarmadım. Tanışalı üç ay olmuştu, o yüzden nereye gitmemiz gerektiğini bilmiyordum. Şemsiyesini açıp koluma girdi. Bir ağaç kol kola yürümemizi engelledi. Ayrıldık. Tekrar birleştiğimizde başını omzuma koyup kulağıma bir gülücük hediye etti. Burnu kulak mememe değdi; evlenmeye o an karar verdik. O an, o ağacın neden olduğu kısa ayrılıktan kurtulduğumuz o an, neden güldüğünü asla öğrenemedim."