Gönderi

400 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Öncelikle bu eser ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, yazılan bu mektupların bir kitap yazma amacı ile kaleme alınmadığıdır. Bu kitabı okurken yada inceleme yaparken bu ayrıntı kesinlikle pas geçilmemelidir. Çünkü yazılanların, başkaları tarafından okunsun diye yazıldığını bilerek o mektupları okumanın insana verdiği etki ile tam aksine vasiyetinde mektuplarının imha edilmesini isteyen birinin, sevdiği kadına tamamen iç dökme amacıyla yazmış olduğunu bilerek okumanın vereceği etki kıyaslanmayacak şekilde farklı olacaktır.Ama Kafka, Milena’ya yazdığı mektuplardan birinde öyle bir ifade kullanıyor ki, ben ilk okuduğumda kendi kendime, acaba Kafka, bu mektupların bir gün bu şekilde ifşa edilip herkes tarafından okunacağını hissetti de mi bu cümleyi kurdu? demiştim. Çünkü Kafka diyordu ki; "mektup yazmak, hayaletlerin önünde soyunmak demektir, çünkü onlarda aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşamaz, hayaletler yolda yalayıp yutarlar onları..!" Milena, Kafka öldükten sonra, Kafka’nın yazdığı mektupları güvende olması için sevgilisinin yakın dostu Willy Hass’a emanet etmişti. Milena ölünce mektuplar Hass’ta kaldı. Hass ise mektupları 1952 yılında kitap haline getirip yayımladı.Kafka’nın hayaletlerin önünde soyunmak dediği belki de buydu. Milena‘nın Kafka‘ya yazdığı mektuplar ise kendi isteğiyle yok edildi. Aslında bu durum mektuplara odaklanmayı biraz zorlaştırıyordu, çünkü gelen yanıtları bilmeden başka başka satırlar okuyorsunuz ve hiç bilmediğiniz konularda bilmediğiniz cümlelerle ile karşılaşıyorsunuz. Ama konuların bazılarını tam olarak anlamasanız da, Kafka okuyucunun, o aşkı, heyecanı, melankoliyi, o karamsar ruh halini sonuna hissetmesini sağlıyor. Çünkü Kafka o mektupları biz okuyalım diye değil, Milena söylediklerini hissetsin diye yazmıştı.. Ve Kafka’nın ruh hali kitabı okurken benimde üzerime bir kara bulut gibi çöktü. Kitabı okurken sayfa ve satır aralarında hep birikmiş bir sevginin ulaşılmaz acısını hissettim. Ve gelgelelim kitabın içeriğine.! Kafka ve Milena... Büyük aşk, gerçekten çok büyük bir aşk.. Hanginiz hiç görmediğiniz veya hayatınız boyunca 3 kere gördüğünüz birisini bu kadar büyük bir aşkla sevebilirsiniz? O mektupların özeti bu işte... Bir ömürde üç kez yan yana gelebilmiş iki yürek...Hak edilen ama bağışlanmamış bir mutluluk yakarışı..Amansız bir hastalığın yıprattığı ve kavuşamadan ayırdığı solup giden bir sevda...Kitapların vesile olduğu bir aşkın öyküsü aslında Kafka ve Milena..Çünkü tanışmaları, Kafka‘nın Almanca yazdığı eserleri Milena’nın oldukça etkileyici bulması ve onları Çekçeye çevirmek istemesiyle başlamıştı. O sıralarda Kafka otuz altı, Milena ise yirmi üç yaşındaydı. Kafka Prag‘da, Milena Viyana‘da olduğu için ilk başlarda iş münasebetiyle başlayan mektuplaşmaları, zamanla arkadaşlığa sonra da büyük bir aşka dönüşmüştü. Oysaki Milena evli, Kafka ise nişanlıydı. Belki de sırf bu yüzden mektuplaştıkları dönem içerisinde, bir kez Viyana’da, bir kez Gmünd’de olmak üzere sadece iki kez yüz yüze görüştüler. Mektuplaşmalarının sonlanmasının ardından da Milena, hastalığı döneminde Kafka’yı Viyana yakınlarında bir kez daha ziyaret etti. 1923’te sonlanacak olan mektuplaşmaları ise bazen Kafka’nın bazen de Milena’nın birbirlerine yaptıkları ciddi teklifleri, farklı sebeplerden dolayı reddetmeleriyle sekteye uğraya uğraya yaklaşık iki yıl sürdü. Mektuplaşmaya son noktayı koyan kişi ise ilerleyen hastalığıyla bir hayli yorgun ve güçsüz düşen ve artık bu adını koyamadıkları aşka dayanacak gücü kalmayan Kafka oldu. Ve 1920 yılında başlayan mektuplar, 1923 yılına gelindiğinde git gide azalarak sonlanmıştı. Dolayısıyla aralarındaki ilişkide bitmişti. Sebep Kafka'nın nişanlısından ayrıldığı halde, Milena'nın eşinden boşanmak istememesi mi? yoksa Kafka'nın azar azar artarak ilerleyen hastalığı mı? bu konuda ne kendileri ne de yakın dostları hiçbir zaman bir şey söylememişler. Milena'nında dediği gibi suç hangisindeydi de ayrılık sebebi oldu? Milena'nın da mektuplarını okumak isterdim açıkçası.. Ama şunu söyleyeyim, yaşanmış gerçek bir öykünün okuru olarak ne Kafka'yı, ne de Milena'yı yargılama hakkına sahip değiliz diye düşünüyorum. Çünkü insanların ne yaşadıklarını bilmiyoruz. Bunu söylememin sebebi, bu kitapla ilgili bugüne kadar çokça karşılaştığım eleştirel yorumlardır. Olaya böyle bakmamak, Kafka’nın iç dünyasını anlamaya çalışmak gerektiğine inanıyorum. O çaresizliği ve ümitsizliği farkedip, sevgisinin büyüklüğünü hissetmek.. Ve birlikte geçirdiği her anın kıymetini sonuna kadar bilmek... Biri hasta yatağında olmak üzere hayatı boyunca 3 kere gördüğü Milena’ya Viyana daki o 4 güne atıfta bulunarak yazdığı şu cümle bunun en iyi örneğiydi aslında; "yanımda yürüyordun milena, düşünsene yanımda yürümüştün.." Bu kitap Kafka' nın iç dünyasına ve düşüncelerine tutulmuş dev bir büyüteç gibi. Mutluluğun en üstünden, acının en altına savrulan bir ruh halinin tasviri.. Mesafelere rağmen devam eden ve sadece mektuplaşarak süren bir aşk öyküsü. Günümüzde her duygu çok çabuk tüketilirken, şimdi bile insan hayatında olan insana -sevgili, eş veya arkadaş- içten günaydın demekten bile acizken Franz Kafka’ nın sevdiği kadına kendi benliğini tüm içtenliğiyle dökmesi gerçekten olağanüstü. Bir insan hiç mi usanmaz her gün mektup yazmaya... Her gün postaneye gidip sorar mı bir beden, bana mektup var mı? diye... Bu nasıl beklemek... Bu nasıl sevmek...  “Ah Milena; ne kadar şanslı olduğunu bir bilsen, senin kadar sevilemeden ölüp gideceğim” derken ne kadar içten söylediğini mektupları okuyunca daha iyi anladım.. Ve mektupları okurken herhangi birine hissedilen duyguları kağıda dökebilmenin ve kelimelerin ne kadar değerli olduğunun farkına ise, bir kez daha şu cümle vardım; Kafka gibi güçlü bir kalem bile duygularını olduğu gibi yansıtma da eksik kalıyor “Milena yardım et bana! Söyleyebildiklerimden daha fazlasını anla!” diyordu.. Ve anlıyordum ki, bir adam, bir kadına karşı söyleyebileceği her şeyi söylemişti.. Asıl şanslı olan ise, bu cümleleri yazan değil, kendisi için bu kelimeler yazılandı.. Belki hepimizin içinde vardı birer Kafka... Bazılarımız öldürene, bazılarımız yok sayana, bazılarımız da umudunu kesene kadar®️ İyi okumalar
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202355,1bin okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.