Gönderi

324 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Detaylara Takılalım Lütfen!
"Her şey bir çeşit iz bırakmak zorundadır." İngiliz yazar Tom McCarthy'nin ilk romanı Kalan. Çıplak modellik yapmaktan tutun televizyon için metin yazarlığına kadar basın dünyasında değişiklik işler yapmış olan Tom McCarthy'nin bu romanı İngiltere'deki ana akım yayınevleri tarafından reddediliyor. Kitabı yazmasının ardından 4 yıl sonra kitap Paris merkezli küçük bir yayınevi olan Metronome Press tarafından yayımlanıyor ancak kitapevlerinde değil sadece galerilerde ve müzelerde satışa sunuluyor. Belki bu kitabı farklı bir konuma getirmiştir. Olumlu bir tanıtım yazısından sonra Believer Kitap Ödülü derken 2015 itibarıyla 14 dile çevrilmiş. Burada dikkat çekmek istediğim nokta şu: Kitap edindiği konu ve anlatımı ile farklı, ana akımda yer tutmayacak bir örgüye sahip. En önemlisi gerçekten konusu dikkat çekici olsa da roman olarak bunu aktarması zor. Yazar da tam anlamıyla işin altından kalkmış denemez. Bu sebeple her okuyucuya hitap etmeyen bir kitap. Kitaba gelirsem... Kısaca derdi şu: Hayat devam ederken üzerinde hiç düşünme gereği duymadığımız, farkına varmadığımız ya da artık kanıksadığımız tüm o detay anları derinlemesine irdeleyip üzerine düşersek ne olur? Uzuncasını hikayenin gidişatı ile aktarayım: İsmini bilmediğimiz kahramanımız ve aynı zamanda anlatıcımız, nasıl olduğunu da bir türlü öğrenemediğimiz (kitabın en ilginç ve en ironik yönlerinden birisi) bir kaza geçirdikten sonra hafıza kaybı yaşamanın yanı sıra en temel davranışları bile sergileyemiyor. Bu davranışları teker teker her anına ayırarak, her anını düşünerek, her parçayı düşünüp sonra birleştirerek ve defalarca deneyerek tekrar kazanmaya çalışıyor. Sağlıklı doğan her insanın doğuştan gelen bir yetenekle veya taklide dayalı öğrendiği en temel hareketleri (mesela bir havucu eline alıp kaldırmak gibi) taklit ederek öğreniyor. Kitabın başında bir arkadaşı ile sohbetinden sonra söyledikleri kitabın alt metnindeki temel taşlardan birisi: "Daha sonra bunu, bu sohbeti çok uzun süre düşündüm. Greg'in haklı olduğuna karar verdim. Ben hep sahici olmayan biri olmuştum,. Kazadan önce bile Robert de Niro gibi sokakta yürüyor olsam, sigaramı onun gibi yaksam ve hatta ilk denemede yakmayı başarsam, yine de şöyle düşünürdüm: İşte ben tıpkı bir film karakteri gibi bir yandan sokakta yürürken bir yandan da sigara içiyorum. Anlatabildim mi? İkinci el. Filmdeki insanlar bunu düşünmüyor. Onlar sadece işlerini yapıyorlar, gerçek olanı, hiçbir şey düşünmüyorlar." Peki biz günlük hayatımızda hareketlerimizin ne kadarını taklit olarak, ne kadarını da doğallığımızla yapıyoruz? Bunu sorgulamamızı sağlaması kitabı - beklentiye göre - farklı bir yere taşıyor, merak duygusunu bir seviye kadar artıyor. Kaza tazminatı. Kahramanımıza bu nasıl ve neden olduğunu bilmediğimiz kazadan sonra yüklü - epey yüklü ki bu sayı 8 milyon Sterlin - miktarda tazminat kalıyor. Bundan sonra kitabın esas olayı "yeniden canlandırmalar" başlıyor. Çünkü kahramanımız bir dejavu yaşıyor, gözünün önüne ona çok doğal gelen, hatıraları gibi görüntüler geliyor ve bu yaşanmış olayları tekrarla(t)mak istiyor. Her şeyi planlı bir bina düşünün: Hangi katta hangi komşunun canlandırıcısının tam olarak ne yapması gerektiği belli. Truman Show benzeri bir ortam ancak burada başrolün her şeyden haberi var, zaten o bunu planlıyor. Her şeyi baştan canlandırmaya, tekrar etmeye başlasalar bile, anın getirdiği olaylar sayesinde bu akış tam sağlanamayabiliyor. Anın getirdikleri ve değişim kaçınılmazdır. Her şeyi planlasanız bile o anda gökyüzü bir önceki gökyüzü değildir. İnsanlar da öyle, aynı insanlar değildir. Her olayın her türlü detayına dikkat ediyor kahramanımız. Bir çöp torbasının yere konulurken aldığı her şekil üzerine bile kafa yoruyor. Kitabın okuyana kattığı şeylerden biri de okuyucuyu detaylara dikkat etmeye sevk etmesi. Nerede gördüm hatırlamıyorum, bir videoda denk gelmiştim: Yavaşla, dur, düşün! Kahramanımızda bu mottoya tam anlamıyla uyuyor, hatta daha ileriye gidiyor: Sonsuz tekrarlanan bu akıştan hipnotize edici bir haz alıyor, transa giriyor ve yeri geliyor her şeyi yavaşlatıyor, düşünmeyi bile. Böylece her anın detayına ulaşmış oluyor ya da ulaştığını, o detayları gördüğünü hissediyor. Saatlerce aynı konumda kalarak aynı şeye odaklanmak, anın bağımlısı olmak. Ama bu sırada doğa kendi bildiğini de okuyor ve yapıyor. Peki biz bazı anların bağımlısı oluyor muyuz? Bence her insanın bağımlı olduğu an ya da anlar vardır. Hayatımızın temellerini belki de arka planını oluşturan detaylar ve anlar. Kitabın finali ise hem aktarmak istediklerine gayet uygun hem de doyurucu bir aksiyona sahip. Değindiği mesele çok güzel ve insanda farkındalık yaratan bu roman konuyu ince bir şekilde ele alsa da genel hatlarıyla ve bazı yerlerde nedensiz uzatmalarla okuyucuyu yeteri kadar etkileyemiyor. Bu kitabı okumadan önce yorumlarına ve puanlamalarına bakıp beklentimi de ona göre düşük tutmuştum, bu bana iyi ve akıcı bir okuma sağladı. Beklentinizi düşük tutarak ve kitabın değinmek istediğine odaklanıp okursanız, gayet memnun bir şekilde bitirebileceğiniz bir roman Kalan. Ha bu arada: Hayatta iz bıraktığınız anları, daha önce bir parçası olduğunuz detayları düşündünüz mü hiç?
Kalan
KalanTom McCarthy · Jaguar Kitap · 2015114 okunma
··
157 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.