Türklerin feodalizm öncesi özgün tarım sistemi (her birimin kalıtsal olmayan bir Türk savaşçısını beslediği kaba bir toprak bölüşümü), uzun zaman önce bozularak Müslüman beylerin yönetimindeki kalıtsal bir toprak mülkü sistemine dönüşmüş olmasına karşın, bu beyler çok nadiren çiftçilikle uğraşmaktaydılar; yalnızca olabildiğince köylülerden sızdırıyorlardı. Bu, yüzden Balkanlar, Tuna’nın ve Sava’nın güneyi, ondokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda Türk egemenliğinden ayrıldıklarında, son derece yoksul ve yoğunlaşmış tarımsal mülkiyetin var olmadığı ülkeler olsalar da, özünde köylü ülkelerdi.