Gönderi
Bir insanın aynı anda iki ayrı yerde olması mümkün müdür? Bu can alıcı soru, kitabın bütün sayfaları ve safhaları boyunca aklımızı kurcalayıp duruyor. Tüm kanıtların net bir şekilde tek bir kişiye odaklandığı vahşi bir cinayet ve bu cinayetin etrafında şekillenen bir polisiye romanın içinde buluyoruz kendimizi ilk 200 sayfa boyunca. Hiçbir gariplik, acayiplik, tuhaflık hissettirmeden 200 sayfayı sular seller gibi okutuyor bize yazarımız. Gelin görün ki buradan sonra "Yabancı" devreye giriyor. Ya da başka bir deyişle dillendirelim; King kontrolü ele alıyor ve bu kadar maceradan sonra biraz gerilim ve heyecanın yanına doğa üstü bir şeyler de katmak gerek diyerek okuru ciddi ciddi germeye başlıyor. Ve hikâyemizin akışı bambaşka bir şekilde bambaşka bir yöne kaymaya başlıyor. Filmlerde başrol oyuncusunun öldüğünde aslında o kişinin başrol oyuncusu olmadığını anladığınızdakine benzer hisler doluyor içinize ve King'in büyülü kalemiyle belleklerinizden uzun süre silinmeyecek bir kitap okuduğunuzu anlamaya başlıyorsunuz sayfalar ilerledikçe. Yabancı, özellikle Dostoyevski'nin "Öteki" romanını çağrıştıran bir karakter. Kederle ve acıyla beslenen bir "şey" ile nasıl mücadele edebilirsiniz? Ve her an DNA'sı değişebilen, kılıktan kılığa, şekilden şekile bürünebilen bir yaratık nasıl alt edilebilir? Hepsinin cevabı yazarın bu son romanında.
Ayrıca King'in Harlan Coben hayranlarını da mutlu edeceği ve sadık okuyucuları için çok güzel sürprizler hazırladığı bir kitap Yabancı. Genel anlamda eseri elbette beğendim. Neticede Stephen King şimdiye dek hiçbir okurunu hayâl kırıklığına uğratmamıştır. Ama hâlâ yazarın son dönem yapıtları içinde en iyisi tartışmasız 22/11/63 diyorum.
··
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.