- Şimdi biz o kadar muazzam bir işkence içindeyiz ki, ruhun kurtuluşu gibi bir davada, acı duyma ıstırabını bile unutmuşuz!.. İşkencenin şiddetine bakın!.. Kendimizi suçlamayı bilelim: nefsin kucağında o kadar rehavet içindeyiz ki, ruhumuz işkencede, işkence altında... Bize Cehennem'e giden yollar döşenmiş iken, bu statü uygulanırken... Umurumda da değil; kanun sınırını dikkate alırken, tavır konulacak yeri de bilmek lazım... Yâni bir kısım ödlek ve ahmakların anladığı şekilde "kanun sınırlarına dikkat", ihlal etmeme gayesi değil, taktik bir davranış meselesi olarak bahis mevzuudur... Biz içinde bulunduğumuz Kemalist rejimde, bu türlü bir işkence yaşıyoruz... Ve yine Necip Fazıl'ın bir sözünü aktarıyorum size:
-" Arslanlara atılan İsa Peygamber'in havarileri, bugün bizim çektiğimiz işkenceyi çekmiş değillerdi... Biz kendi ülkemizde bu hâle düştük; onlar ise yayılmaya çalışıyorlardı!"