Gönderi

Tazmîn-i Kelâmü’l-Mülûk Mülûkü’l-Kelâm Gel ey fasl-ı bahâran mâye-i ârâm u hâbımsın Enîs-i hâtırım kâm-ı dil-i pür-ıztırâbımsın Dehân-ı goncayı bâz et zebân-ı sûseni ter kıl Şikest-i tevbeye dahl edene hâzır-cevâbımsın Gülistandan nümâyan ol çü ma‘nâ-yı bülend ey serv Bu mevzun kad ile hakkâ ki beyt-i intihâbımsın Açıl ey fasl-ı dey sen gülsitanlardan açılsın gül Terennüm eyle bülbül mutrıbım çengim rebâbımsın Salındın şöyle kim yıkdın beni ey ar‘ar-ı âzâd Seni gördükde sandım dil-ber-i âlî-cenâbımsın Gülüm şöyle gülüm böyle demekdir yâre mu‘tâdım Seni ey gül sever cânım ki cânâna hitâbımsın Müdâm ey lâle-i hâtır-güşâ dûr olma gülşenden Seninle neş'e tahsîl eylerim câm-ı şarâbımsın Ne hâletdir sana bakdıkça ey cû 'ömrüm eksilmez Meger zencîr-bend-i pây-i ömr-i pür-şitâbımsın Bu gün gülşende gördüm kim oturmuş pâdişâh-ı gül Durup hidmetde bülbül der ki şâh-ı kâm-yâbımsın Zemin bûs eyleyüp düstûr-ı ekrem izz ü devletle Der ol şehenşâh-ı zî-şâna kim mâlik-rikâbımsın Senin lutfun senin feyzinledir hep cümle ikbâlim Ki ben bir zerreyim sen devlet ile âftâbımsın N'ola kişt-i ümîdim olsa reşk-i hırmen-i pervîn Ki ihsânınla sîr-âb eyledin onu sehâbımsın Cenâb-ı Hân Ahmed kim onun tûğuna der nusret Ki tûğ-ı şâhi-i bâğ-ı du‘â-yı müstecâbımsın Hitâb edüp onun eltâfına fasl-ı bahâran der Veliyy-i ni‘metim sermâye-bahş-ı reng ü tâbımsın Gil-i râhın alup söyler arûs-ı devlet ü ikbâl Benim gîsûlarım sen dil-keş eylersin hızâbımsın Gubâr-ı pâyini dahı sürüp ruhsârına der kim Seni ben penbelerde saklarım kim müşk-i nâbımsın Tınâb-ı sâyebânına işâret eyleyüp der hem Senin zîrinde pinhandır ruhum bend-i nikâbımsın Görüp eyyâm-ı izz ü câhını der rûh-ı Sikender Ki ben pîr olmuşumdur sen benim ahd-i şebâbımsın Ol sultân-ı keremver kim der İbrahîm Pâşâya Ki dâmâdım vezîr-i a‘zamım vâlâ-cenâbımsın Nizâm-ı tâze buldu memleket sa‘y-i beliğinle Tırâz-ı haşmetim zîb-i der-i devlet-me'âbımsın Cihân içre Melikşâhın Nizâmü'l-mülkü var ise Benim de sen nizâm-ı devlet-i nusret-me'âbımsın Cilâ vermiş ise âyîne-i İskendere Risto Benim sen saykal-ı âyine-i re'y-i savâbımsın O sadr-ı muhterem kim izz ü şânı âftâba der N'ola rif atda olsan hayme-i zerrin-tınâbımsın Kef-i zer-pâşı dest-i Ca‘fere söyler ve hak söyler Ki ben sahrâ-yı bî-pâyân-ı cûdum sen serâbımsın Edüp her bendesin memnûn el-hak zerreye der kim Seni yanımda tutmam mazhar-ı tard u itâbımsın Der onun âb-ı şâdırvân-ı kasrına gül-i hurşîd Seni ben sinem içre perveriş kıldım gül-âbımsın Hidîv-i Baykara-meclis ki târ-ı zülf-i nâhide Kemine mutrıbı der sen benim târ-ı rebâbımsın O düstûr-ı cihan dedikçe ol hâkân-ı devrâna Bu izz ü câh u ikbâle medâr-ı iktisâbımsın O şehenşâh-ı âlî-şan dahı der kim benim de sen Tırâz-ı râ'yet-i zer-peyker-i hurşîd-tâbımsın Yine sadr-ı mükerrem pây-ı tahtın bûs edüp söyler Efendimsin veliyy-i ni‘metim gerdun-cenâbımsın Cihan durdukça dur ikbâl ile taht-ı sa‘âdetde Senin lutfunla dil-şâdım her işte feth-i bâbımsın Hudâ ayırmasın biri birinden izz ile dâ'im Du‘âma sûz-bahş ol ey kalem çeşm-i pür-âbımsın Gelüp ikbâl ile devlet desin dergâhına her gâh Penâhım melce'im ümmîdgâhımsın me'âbımsın Zihî devlet o sadr-ı muhterem derse eger bir kez Mu'ammer ol Nedîmâ şâ‘ir-i mu‘ciz-hitâbımsın - Nedim -
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.