Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

505 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İstiklal Mahkemesi mücahedesinde yalnızca Allah'tan korkar.
Mondros mütarekesinin imzalanmasıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona erdi ve İstanbul işgal edildi. Mütareke hükümleri gereğince ordu dağıtılacak, silah, cephane ve ulaşım yolları galip devletlere teslim edilecekti. İtilaf Devletlerine herhangi bir bölge için işgal hakkı tanınacak, Doğu bölgesinde Ermenistan kurulması kabul edilecekti. İngilizlerin baskısı üzerine Birinci Dünya Savaşı suçlarının cezalandırılması için kurulan İstanbul Harp Divanı Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü'ye gıyaben idam cezası vermişti. İngiltere desteği ileKuvayı İnzibatiye kurulmuş ve milli mücadeleye karşı askeri olarak örgütlenilmişti. Hürriyet ve İtilaf Partisi Mustafa Kemal'in tekrar İttihat ve Terakkiyi kurup Bolşevikliği getireceği propagandasını yayıyordu. Yunanlıların İzmir'i işgali üzerine düzenli bir orduya sahip olmayan Anadolu gönüllülerden kurulu birliklerle birlikte savaşıyordu. Bu birlikler her ne kadar yıpratıcı olsa da düzenli olmadıkları için düşmana bitirici bir hamle vermiyordu. Bunların yanı sıra düzenli ordunun kurulmasına karşı çıkan kişiler vardı ve bunlardan en kuvvetlisi Çerkez Ethemdi. Her ne kadar başlangıçta iç ayaklanmaları bastırmak için faydalı olduysa da zamanla Ankara ile ters düşmüş ve düzenli Orduya karşı çıkmış Kütahya taraflarında kendi derebeyliğini kurarak halktan vergi ve asker toplayıp keyfi bir idare sürüyordu. Son senelerde Türk ordusunun asker kaçağı sayısı 300 bin kadar olmuştu. Kaçan kişiler ise genellikle köylerde yağmacılık, soygun ve hırsızlık yapıyorlardı. Kaçak olayları o kadar artmıştı ki subayların er kıyafeti gezerek dolaştığı hatıratlara yansımıştı. Kabaca İstiklal Mahkemelerinin kurulduğu dönemin havasını böyle özetleyebiliriz. Bu dönemde vatanın kurtulmasının önündeki en büyük engellerden bir tanesi olarak asker kaçaklığı görülüyor ve bu durumun önüne geçilemiyordu. Bunun da sebebi normal mahkemelerin etkili ceza verememesinden kaynaklanıyor, kaçaklar kendinde cesaret bulmaya devam ediyordu. Bu durumun ciddiyetine örnek vermek için Fevzi Çakmak'tan alıntı yapıyorum: "Orduda kaçak olaylarının çokluğu vatanın kurtuluş ve bağımsızlığını tehlikeye düşürecek bir durum almıştır. Bu durumun sert tedbirlerle önüne geçmek zamanı gelmiştir. Genel Harbin sonlarında kaçaklar çoğalmıştır. Bunun sebebi askere kaçma cesarwtini veren af kanunlarının çokluğu, cezaların azlığıdır." Hususi olarak bu durumun önüne geçilmek için Mustafa Kemal 23 Mart 1920'de düşman lehinde propaganda yapanların, düşmanla ilişki kuranların, casusluk gibi suç işleyenlerin cezalandırılmasını istedive 29 Nisan'da 14 madde olarak Hiyanet-i Vataniye kanunu çıkarıldı. Ardından İsmet Bey tarafından önerilen 7 bölgede (daha sonraları 8) İstiklal Mahkemelerinin kurulması kararlaştırıldı. Duruşmalar ve cezaların uygulanışı açık olarak yapılacaktı. Mahkeme üyeleri kontrol edilecek, kararları hatalı görülürse cezalandırılacaklardı. Özetlemek gerekirse İstiklal Mahkemelerin hususi olarak kuruluş sebebi tüm Anadolu'yu tehlikeye sokan asker kaçağı durumunu önlemekti. Bu yüzden başlarda mahkeme sadece asker kaçaklarının davasına baktı ve ardından casusluk gibi konulara kadar yetkisini genişletti. Mustafa Sagîr bu casusluk davasında yargılanan önemli örneklerden bir tanesidir. Hedeflendiği gibi İstiklal Mahkemeleri yüksek oranda kaçakların önüne geçmiştir. Örneğin Sakarya savaşı öncesi 23 bin olan Ordunun er sayısı 23 günde 78 bine çıkmıştı. Bu İstiklal Mahkemeleri ve düzenli ordu sayesinde olmuştu tabii. Asker kaçaklarına daha detaylı bir örnek verecek olursak eğer 1921'de sadece 39809 kaçak olayı saptanmıştı. Kitabın birinci cildi genelde asker kaçağı ve iç isyanlar üzerine olan duruşmaları yani 1920 ve 1923 dönemlerini ele alıyor. Pontusçuluk, Çerkez Ethem, Konya ve Yozgat isyanları gibi tehlikeli durumların nasıl önüne geçildiği anlatılıyor. Bazı kesimlerin isnat ettiği gibi İstiklal Mahkemeleri önüne geleni asmıyor, bir asker kaçağını yargılamadan önce neredeyse üç defa beyanname dağıtılıp eğer teslim olursa ceza almayacağı bildiriliyor. Sadece silahıyla kaçan askerler idam cezası alıyor ki bu da pek yüksek bir oranda olmuyor. Bunun dışında genelde dayak ve para cezaları veriliyor. Kitabı okuyacak olursanız eğer içindeki belgelerden göreceksiniz ki mahkemeye gelen binlerce kişiden sadece çok az kişiler idamla cezalandırılıyor. Zaten Mahkemelerin amacı askeri kaçmaktan caydırıp cepheye geri yollamak ve köylerde soygunculuğu ve yağmayı önlemek, adam asmak değil. Kitabın ikinci cildi 1923 ve 1926 yıllarında meydana gelmiş olayların davalarını ele almaktadır. Bunlar birinci ciltte işlenenlere göre daha karmaşık ve toplumca eksik veya yanlış bilinen hatta saptırılan davalardır. Özellikle İskipli Atıf ve Şeyh Said davaları bunlardan birisidir. Tekke ve zaviyeler, şapka olayı, Terakkiperver partinin kapatılması ve İzmir Suikasti gibi davalar da kitabın bu cildinde işlenmiştir.
İstiklal Mahkemeleri
İstiklal MahkemeleriErgün Aybars · Milliyet Yayınları · 199762 okunma
··
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.