Kırık dökük bir haziran , dağınık bir gökyüzü... Alnımda birikmiş ter görünümlü yıldızlar kayıyor sözün hüküm sürmediği diyarlara. Usta bir nakkaş gibi dokudugumuz ne varsa hayata dair, bir çöl yağmurunda kaybolup gitti. Gidenler ve kalanları acı bir gülümsemeyle özetliyor artık yüzümüzdeki deltalar. Savaşlarda kanamıyor artık yaralarımız. Sesimiz titrek bir mum alevi gibi kendi içinde soluyor artık . Ve yüreğimizin değdiği her nefes kefen biçmeye devam ediyor ömrümüzün geri kalanına. Garson çay kalsın lütfen, ömrümden kırlangıçlar göç ediyor hiçgüdüyle... Muhtesim