Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kapitalist sistem
Az önceki kısasıydı bu uzunu :) Çünkü kapitalist sistemi ve sonuçlarını anlatmaya kitaplar yetmez. Eski bir yazım. İnsan aklını kullanır, büyük pencereden bakarsa, hakim bir gücün kendilerini yönettiğini, bilinçli bir şekilde kendilerini bir yöne doğru ittiklerini göreceklerdir. Toplumu; üretmeyen, tüketen(sadece maddi değil;kültürü, dini, ahlakı, değerleri, saygıyı, insanlar arası bağı...gibi bir sürü şeyi tüketen ve bu değerlerin tükenildiği!), ezbere dayalı bir sistemle; eğitim gördüğü halde bilgisizleştirmeye, cahilleştirmeye ve bu iki özellik sayesinde köleleştirilmeye doğru sürüklendiği görülecektir. Günümüzde modern kölelik söz konusudur. Eğer köleleliğe bakılacak olunursa iki temel unsur sözkonusudur. 1- Kölenin düşünce hürriyeti(söz söyleme hakkı yoktur, düşünceye sahip olamaz). 2-Ömrü(Efendiye aittir. Köle kendi zamanı hakkında söz sahibi değildir. Efendisinin esiridir. Her yönüyle efendiye bağlıdır). Modern kölelik ; zorunlu sistemin-düzenin bir parçası olarak, istemediği koşul ve şekillerde ; kapitalizme hizmet etmektir. İlkel kölelikten farkı; serbestiyettir. Düşünce hürriyetidir ve bu düşünce hürriyeti de, bahsettiğim eğitim sistemi ve medya ile etki altına alınıp, üzerinde kontrol sağlanmaktadır. Göründüğü gibi hürriyeti sağlamamaktadır. O görünüş bir aldatma ve kitleyi kolay-sorunsuz yönetme ve en önemlisi; başkaldırı olmaması için, sanki onların istekleri gerçekliyormuş gibi, onları yönetme sanatıdır, modelidir. Diğer yandan ana tema olan "zaman'" da ilkel kölelikle aynıdır. Çünkü modern toplumda birey; çoğunlukla işçidir. İşçi ömür boyu çalışmak zorundadır. Bununla birlikte hayatlarında sosyal aktiviteleri ve soluklanma(istirahat -gezi-tatil) çok kısıtlamıştır. Bu sosyal aktiviteleri ve dinlemeleri, yine sistemin izin verdiği ölçüde ve onun koyduğu plana göre ayarlamaktadırlar. Böylelikle, 'zamanlarının' kendi kontrollerinde olmadığını, günümüz burjuvasinin ve dünya kapitalist hegemonyasının hizmetinde olduğu görülmektedir. Şimdi diyeceksiniz ki, esnaflarda var. Onu geçtim; işçi olup sonra kendi işini kurup, esnaf olanda var. Doğrudur. Ama, o esnaf bile bir kapitalist olmuştur. Çünkü aynı sistem içinde, sistemin kurallarıyla işlemektedir. Evet büyük kapitalist sistemin, bir alt kurumu haline gelmekteler. Yani kodamanların altında, kodamanlara bağlı, ufak ukala, bilinçsiz, sonradan görme küçük patronlar. Ve bunların kurumlarında çalışanlar da köledir. Çünkü bu devirde işçinin her türlüsü köledir. Çünkü kapitalizm; emeği en büyük sömürü-endir.Ve küçük patronların kapitalist olduklarını en iyi onların kurumularında çalışan işçiler görür ve bilirler. Peki, madem kapitalist sistem hegemonyasının bilinçsiz yönetilen sürüsüyüz ve maddeten onlara bağlıyız, o zaman çıkış yolu nedir? Evet günümüzde herkes kapitalizmi eleştirir ama bir çözüm sunmaz. Çoğu laf salatası yapar. Kimisi de meşhur olmak, gündeme gelmek için atıp durur, bağırır eder. Gerçekten çözüm sunanlara gelirsek! Onların geliştirdikleri modeli uygulayacak, harekete geçirecek, dinamik ve bilge toplum olmadıktan sonra istedikleri kadar modeller geliştirsinler, ne fayda!! Ama bir de unutulmamalıdır ki bu sistem farklılıklara yer vermemekte, farklılıkları yok etmekte, her şeyi tek tipleştirmekte ve 'sıradan'laştırmaktadır. Evet "Biz sıradan insanlarız...bizim gücümüz yetmez... vaktimiz yok.... Koca sisteme baş mı kaldırılır...düzen böyle... Oğlum etme ekmeğinden olursun... Evet doğru, apaçık haksızlık ama yapacak bir şey yok, bir şey yapamayız... Yeni nesil iyice zıvanadan çıkmış... Çok ahlaksız, saygısız ve hürmetsizler...edep, haya, ar, namus kalmamış... Topluma ne oluyor... Nereye gidiyor bu insanlık..." Gibi bir sürü söylem ve slogan duymaktayım. Sindirilen bir toplumun dinamikleri de sönmeye yüz tutmuşsa, elveda geçmiş baharlar deyip, kadim hatıralar, eski özlemler ve milletin-toplumun geleceğini, yüreğiniz ferah ve emin bir şekilde mezara-toprağa gömebilirsiniz. Çünkü böyle bir toplumdan bir cacık olmaz. Bu nedenle toplumun dinamiği kaybedilmemeli, yeni nesiller ve halk eğitilmeli ve bilinçlendirilmelidirler. Gençlerin çoğunluğu öğrenci, üniversiteste(sadece üniversite değil, lise gençleri de nerdeyse aynı durumda. Ki korkum odur ki kısa sürede ilkokul da böyle olur) ayağına; cafelerde, barlarda,sokaklarda, eğlenceyle, gönül işleriyle(ki günümüzde bu artık iyice modaya ve başıboşluğa dönmüş, bugün birisiyle, yarın berisiyle...ve gençlerin çoğunluğunun en çokta düştüğü tuzak ve hata budur. Çünkü ne bir rehberleri var ne de sahip oldukları bir değer, ne de bir idealleri...)zevk, arzu ve istek peşinde heba olup gitmekteler. Toplumun kendisi bir şey yapmadıkça, toplumun içinden aydın insanlar-imamlar yahut aktif girişken-bilge kişilerin(Tabi bunların da bilinçli, istekli, gönüllü ve karakterli olması lazım) rehberlik edip halkı bilinçlendirmedikçe, kimsenin gelip sizin yerinize bir şey yapacağı yok. Hele siyasiler hiç yapmaz. Onların işlerine geliyor zaten. İstediği gibi at koşturuyorlar, çalıp çırpıyorlar. Toplumu koyun gibi güdüyorlar işte ne güzel. Adamların bundan daha güzel isteyecekleri ne olabilir ki? Anlayacağınız dünya için yeni bir Fransız devrimi lazım? Ama onu gerçekleştirebilecek kapasitede halk yok. Hem olsa ne olur? Fransız devrimi oldu da ne oldu? Ben bir yerde eşitlik, demokrasi, hak -hukuk, adalet göremiyorum. Onlar yasalaştırılmış, ama kağıt üstünde kaldılar. Gerçi belki vardır. Belki gerçekten, Fransız devrimi başta Fransa olmak üzere, diğer bütün Avrupa devletlerinde istenilen koşulları sağlamıştır. Belki belli bir süreliğine sağlamıştır. Gidip görmedim, bilmiyorum. Ama biz de olmadığı kesin. Bu nedenle o halk kapasitesi olsa bile, devrim sonrası yapılacak kanunlanların ve isteklerin sağlanacak ve uygulanacak yapıyı da oluşturmak lazım. Yoksa bir anlamı kalmaz, yeni oluşan yapı da eskisi gibi adaletsiz, eşitliksiz ve toplum zararına olur.... A.A.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.