Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
8/10 puan verdi
Bir Islıkla Vivaldi |4/5| Irkçılığın, yaşadığımız gezegendeki en aptalca şeylerden biri olduğuna topluca kanaat getirebilir miyiz? Bence getirebilmeliyiz. Bir kişiden yalnızca ama yalnızca onun seçme şansının hiçbir olasılıkla bulunmadığı ten rengi çeşitlerinden birine sahip diye nefret etmenin mantıklı herhangi bir parçası var mı? Ben yok derim ve var diyen ile de tartışmaya beklerim. Kişinin kendi egosunu, toplumun kendi egosunu yükseltme girişiminden başka nedir ırkçılık? Bu kitaba bakacak olursak ırkçılık bundan daha fazlası ve tahmin ettiğimizden daha büyük dertler getiriyor başımıza. Irkçılığın kuzenlerinden biri olan ve en az onun kadar tehlikeli olan bir durum daha var. Stereotipler. Peki nedir stereotipler. Bilmeyenler olabileceği için açıklayayım. Stereotip demek ön yargının bir benzeri ama tam olarak ön yargı değil. Bir ön yargı olması için sizin o kişiyi görmeniz ama derinlemesine tanıyamadan bir yargıya varmanız gerekir. Ancak stereotip bir kalıptır ve somut insanları nitelemez, toplumdaki belli başlı tiplerin omuzlarına geçirilen yargıları niteler. Örnekle daha netleşecektir. Mesela bir ara sosyal medyayı ele geçiren ‘közcü’ isimli tipleme. Düğmeleri açık gömlek, bileği gözüken dar pantolon, sakal, tespih gibi belli kalıp özellikler atfedilmiştir bu stereotipe. Bu bir stereotiptir mesela. Boynunda fular, kafasında kasketli, gözünde yuvarlak gözlüklü ve elinde kahveli olan yönetmen de bir stereotip mesela. Bunlar da ırkçılık kadar insanlık için olan büyük sorunlardan biri. Kitabımız Claude M. Steele isimli zenci bir psikolog tarafından kaleme alınmış. Küçük yaştan beri ırkçılığa maruz kalmış olan yazarımız, bize ırkçılığın ve stereotiplerin daha önce düşünmediğimiz zararlarını anlatıyor. Yazarın anlattığına göre, ırkçılık ve benzeri olaylar, azınlıkların gerçek hayatta gerçekleştirdiği mücadelelerde düşük performans sergilemesine neden oluyor? Nasıl mı? ---------- Bütün kitabı anlatmadan şöyle anlatabilirim ki; örnek olarak iki grubu topluyorlar. İki grubun içerisinde de eşit sayıda ve eşit akademik başarıya sahip beyaz ve Asyalı üniversite öğrenciler buluyorlar. Onlara bir sınav uygulanıyor. Ancak iki grup arasında şöyle bir fark yapılıyor. Bir gruba, yapılan sınavın ırksal zeka ortalamasını ölçeceği söyleniyor, öteki gruba ise sadece bir sınav olduğu söyleniyor ve ırksal bir detay belirtilmiyor. Sonuçlar göstermiş ki, yapılan sınavın ırksal zeka ortalamasını ölçtüğünü öğrenen beyaz öğrenciler, sınav hakkında fazladan bir bilgi öğrenmeyen beyaz öğrencilere kıyasla daha başarısız olmuş. Yazarın deyimine göre, “Asyalı insanların daha zeki olduğu stereotipi,” beyazları etki altında bıraktı ve kişiler, toplumun onlara öğretileri sonucunda içlerine yerleşmiş olan “Beyazlar Asyalılar kadar zeki değildir,” düşünce kalıbı yüzünden farkında olmadan daha düşük bir performans sergiledi. Yazarımız, kitabın büyük bir kısmında öyküleme yöntemini kullanmış. Kendi çocukluğundan başlıyor ve hemen arkasından gelen bölümde, stereotip ve ırkçılık tehdidinin öğrencilerin performansında düşüş yaşamasına nasıl sebep oluyor fikrinin aklında yeşerişini anlatıyor. Deneylere nasıl başladığını, ilk hangi deneyleri yaptığını ve yapılan her deneyin arkasından gelen yeni soru işaretleriyle nasıl mücadele ettiğini kronolojik olarak anlatıyor. Hiçbir detayı vermekten kaçınmamış yazarımız. Öğrencilerin yaşadığı not düşüklüğünün sebebinin ırksal ve stereotip düşüncelere dayandığı fikrini tamamen kanıksayana kadar bir hayli bir süre geçiyor. Bu kötü mü? Hayır. Okurun tamamen emin olması ve yazarın yaşadığı her şeyi (umarım her şeyi) aktarması güzel bir şey. ------- Diğer deneyleri burada anlatıp kitabı okumanız için sebepsiz kalmanızı istemiyorum. O yüzden anlatmayacağım ama birçok farklı deneyi ve araştırmayı okuyorsunuz. Birçok ırk ve stereotip, kitabın içerisinde kendine yer bulmuş. Çözümler ise pek yer bulamamış çünkü bunun çözümü bir soğuk algınlığı gibi iğneyle, hapla veya psikoloji gibi terapilerle geçmesi çok da mümkün değil. Bu, toplumumuzun; bu, dünyanın bir hastalığı. Kitapla ilgili iki olumsuz kritiğim var ikisi de yayınevinin yaptığı iş ile alakalı. Birincisi, stereotipe kitap boyunca sterotip denmesi. Bütün internet kaynaklarında stereotype sözcüğü stereotip olarak Türkçede yazılırken hangi kararla sterotip denilmiş merak ediyorum. İkinci olarak da, iki yüzüncü sayfadan sonra sayfalar yanlış ve karışık bir sırayla basılmıştı. Bunlar, kitabın anlattığına bir gölge düşürmüyor ama yayınevi adına üzülüyorum. Aslında güzel ve değer görmesi gereken bir kitap ama internette hakkında yazılmış Türkçe bir tane bile yorum yok. Sanırım bu ilk olacak. Keşke daha fazla okuru olsaydı bu kitabın. Sosyoloji ve psikoloji okuyan insanların kesinlikle göz atması gereken bir kitap. Daha önce bakmadığınız bir açıdan bakmanızı sağlayabilir. Irkçılığı ve stereotipleri tamamen def edeceğimiz güzel günler dileğiyle. Kendinize iyi bakın.
Bir Islıkla Vivaldi
Bir Islıkla VivaldiClaude M. Steele · The Kitap · 201727 okunma
·
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.