Gönderi

157 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 15 days
Yanalım yakılalım tutya gibi sahk olalım Bari bu takrib ile girelim yarin gözüne. Biz, göze çekilen sürme gibi öyle yanalım yakılalım ki sürmeden hiç bir farkımız kalmasın. Biz bu hale geldikten sonra belki sevgili bizi gözüne sürme olarak çeker de böylece onun gözüne gireriz... Belkide kitabın en çok ilgimi çeken beyitlerinden birtanesi diyebilirim. Öyle güzel öyle naif bir benzetme yapıyor ki şair. Aşkın anlamı kayıyor, kederin anlamı yer değiştiriyor,gözün görme yapısı bile kendine başka bir yol çiziyor. Divan edebiyatında Aşk öyle bir hale getiriliyor ki Şairlerin dilinde, Aşkı konuşmaya utanır oluyor insan. Gel gelelim ki bu işi en hakiki yapanlardan birtanesi olan Fuzili’nin beyitine Aşk imiş her ne var âlemde İlm bir kıyl u kâl imiş ancak (Dünyâda ne varsa aşktan ibaretmiş. İlim, sadece dedikodu imiş.) Aynı pencereden bakmıyoruz biz divan şairleri ile Aşka. Onlar bahçenin en güzel tarafındalar biz ise arka kör karanlığında. Onların gördükleri ile bizim gördüğümüz Aşk Bambaşka. Kaldı ki onlar Sevgiliye yakın olan herşeyi kendilerine Rakip görmüşlerdir. Yıllar sonra Mecnundan sonra gelecek olanlar Sevdiğinin bahçesinde oturuyor diye Mecnun’a laf söylemeye gidecek kadar ileri boyutta büyük bir aşkın tarifini yapmanın yarışına girmişlerdi. Fuzuli bir beyitinde; Bende Mecnûn’dan füzûn âşıklık isti’dadı var Âşık-ı sâdık benem Mecnûn’un ancak adı var (Fuzûlî) (Bende Mecnûn’dan daha fazla âşıklık kabiliyeti var. Gerçek âşık benim, Mecnûn’un sadece adı var.) Aşık ile Rakip Arasında Yaşanan Rekabetin en güzel hali hangi beyit deseler sanırım Sabit Efendinin beyitini söylemeden geçemeyeceğim. Meydâna geldi na’ş-ı rakîb-i nemîme-sâz Kıldım huzûr-ı kalb ile ömrümde bir namâz (Sabit) (Münafık rakibin cenazesi meydana gelince, ömrümde -ilk defa- kalp huzuru ile bir namaz kıldım.) Biz bu dünyayı ikiye ayıracak olsaydık eğer divan edebiyatıyla hayata bakışımızı, Ozaman şöyle söylememiz gerekiyordu. Aşktan Önce ve Aşktan Sonra diye. Bizden öncekiler Aşkı her anlamda yaşayanlar ve gerçek manada dile getirenler olarak anıldılar hep. Aşkın öncesi, ilkbahar gibi Gülün Açmış en güzel halini, Bülbülün şakıyan en mükemmel sesini. Bülbül ile Gül arasında Aşkın en Muhteşem halini görenlerdiler. Biz Kışa Denk geldik bu konuda. Belki bir hayal Kardelenler açar umudumuz olsa da içimizde, Ne gülü gördük Ne de Bülbülü dinledik. Şimdiki neslin Aşka seslenişi ile, Divan edebiyatının en muhteşem çağında yaşanan Aşka sesleniş arasında Sanırım Bir ömür sürecek kadar Aşk yolu var. Aşkta Hiç küsmemiş, Hiç kırılmamış, Hiç yıkılmamışlar. Kendilerine gelen eza ve cefayı da kendilerine Aşk için verilen Rahmet bilip bununla mutlu olmuşlar. Hayali Bir beyitinde şöyle söyler, Yüreği içten içe yanar ama Bülbülü de bu acıya ortak ederek. Halkı âlem andelipi murg-ı canım sandılar Ettiği nalişleri ah-ı figanım sandılar Halk inleyen Bülbülü canımın kuşu sandılar. Ağlayıp inlemesini benim ahı figanım sandılar. **** Biz kendimize öncelikle şu soruyu sormamız gerekiyor. Öyle bir Edebiyat bırakıldı ki bize, çok uzaklarda olmamasına rağmen bizim bu kadar kendimizi çok uzaklardaymışız başka bir dilde anlatılıyormuşçasına Edebiyatımıza yabancı kalmamızın sebebi neydi. Herhalde bizim Divanlarımızın birtanesi batı ülkelerinin birinin elinde olmuş olsaydı bunlarla yüzyıllarca övünürlerdi ve bunu tüm dünyaya anlatıp öğretmek için çalışmalarını aralıksız devam ettirirlerdi. İngilizler kendi ellerinde olan bir Shakespeare i yüzyıllardır anlatmalarından ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Peki bizim Elimizde olan Fuzuli, Baki,Şeyh Galip, Nedim,Necati,Ahmet Paşa,Taşlıcalı Yahya,Zati, Neşati,Bağdatlı Ruhi,Şems Tebrizi, ve adlarını sayamadığım Onlarda Divan şairini nereye sığdırmamız gerekiyor. İstanbulu Feth etmekle kalmayıp. Divan tertip edip 70 tane manzumeye yer veren Yüzlerce beyiti olan Gerçek Adı Fatih Sultan Mehmet, Mahlas Adı Avni’yi nereye koyacağız. Haydi bir araştırma yapalım. Fatih Sultan Mehmet’in, Feth ettiği İstanbul’u bir kenara bırakalım ve şu beyite bir benzeyen batıdan,doğudan,en uzak yerlerden bir benzer bulalım. Benim kanaatim şudur ki. Eğer Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u Feth etmeseydi bile. Sadece Şu beyti onu bugün hala anıyor olmamıza yeterde artardı bile ; Mesned-i hüsn üzre sen ben hâk-i rehde pâymâl Mûr hâlin nice arz ede Süleyman’ım sana Sen güzellik tahtında oturuyorsun, bense yolunun toprağında ayaklar altında kalmışım. Hâl bu iken Süleyman’ım, sana bir karınca gibi bu denli âciz olan durumumu nasıl arz edeyim? Kendi Edebiyatına yabancı kalmış, ne kadar yabancıyız bu dünyada değilmi ? Kendimize gelemediğimiz, kendimizi bize getirecek bir neden bulamadığımız her an bu zenginliğin çok uzağında olacağız. Ve biz bu yakınlığa ulaşamadığımız her an, Yıllarca uzaktan baktığımız tarihimize yine uzak kalacağız. İşte bu işi kendine Yük edinmiş ağır vebalin altına girmişlerden birtanesidir Hayati inanç. Her beyti kendi güzel tasfir ve anlatımıyla günümüze kadar getirmiş. Ömrünün çoğu zamanını Divan edebiyatını günümüze taşımak için harcamış en değerli hocalarımızdan biridir. Hayati İnanç’ı anlamak için ilk önce programlarının ismini neden ‘Can Veren Pervaneler’ Koyduğunu anlamla gerekiyor önce. Pervaneler Ateşe olan aşkı yüzünden bedenlerini alevden hiç uzaklaştıramazlar. Bir süre etrafında dönerler. Aşkın lezzetini almak için ateşe dokunmayı göze alırlar. Ve kanatlarını ateşe dokundururlar. Kanatları Ateşe dokunduğu anda. Alevin acısından uzaklaşır bir süre sonra, Aşkı uğruna tüm cesaretini toplayıp bedenini alevin içine atarlar. Ateşe değer değmez pervanenin kül olmuş bedeni mumun dibine düşer. Bir anlık Aşkı Hissetmek Ve Benin Kül olması. İşte Aşk budur. Divan edebiyatını anlamak da Pervane olmaktan Farksızdır. Divan edebiyatını anlamak İstanbul’u anlamak demektir. Divan edebiyatını anlamak Şiirin anlamını anlamak demektir. Divan edebiyatını anlamak Aşkın ne demek olduğunu anlamak demektir. Ol ne Ateş ola kim şu'lesine şem güle, Ateş odur ki yaka hırmen-i pervanesini. Alevine mumum güldüğü ateş, ateş değildir. Ateş odur ki, etrafında dönen pervaneyi aşk ile yakar... Keyifli okumalar….
Can Veren Pervaneler 4
Can Veren Pervaneler 4Hayati İnanç · Babıali Kültür Yayıncılığı · 2020772 okunma
··
97 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.