Gönderi

Sevgili ( ... ) Bey ; Yüreğimi okuyamadığınız aşikâr. Bende yüreğimdekileri kalemin aşkı olan kağıda dökmek istedim ; Bakalım dile getirmeye nefesim, kalemi kağıtla buluşturan mürekkep yetecek mi ? Hücrelerime kadar dolup taşan bu sevdayı yazmaya elim tutacak mı ? Satırlarıma nereden ve nasıl başlasam ? Yüreğimde ki derin sevdayı nasıl anlatsam ? Size olan hasretimi nasıl dile getirsem? Öncelikle sağlığınızın afiyette, halet-i ruhuyenizin yerinde olmasını temenni ediyorum. Size bu satırları beni yazmaya sevk eden sebep satırlarınızı okumakla doyamam ki ; amma velakin yüreğimi sızlatan sözcüklerinize, her bir harfine meftun olduğum satırlarınıza, beni benden alan muhabbetinize, bir selamınıza hasret kaldığım içindir. Çehrenizi yakından görmek hiç kısmet olmadı, belki de hiç bir zaman olmayacak. Muhabbettinize ve sesinize öyle aşınâyımki bunlardan mahrum kalmak beni derinden kedere gark eyledi. Ah be sevgili... Size olan sevdam vuslat aşkı ile öyle bir hal aldı ki anlatamam!...Yüreğime koydum yüreğim almıyor, aklıma yazdım aklım almıyor, satırlara bir nebze olsun yazayım diyorum size olan aşkım satırlara sığmıyor. Artık bedenim yüreğimin haline, gönlümün aşk-ı ahvâline büründü, tüm benliğim aynı anda hareket ediyor. Yüreğim de size olan tehassürle bütün bedenim vuslat ateşiyle , aşkın kor halinde sanki, içim de bir volkan alev alev bütün benliğimde sizin aşkınızla eriyip tükeniyorum. Eyy ! yüreğimin çaresizce çırpınışına, nefesimin tutulmasına, elimi ayağımı bağlayıp hareket özgürlüğü yitimime sebep olan tek Aşk prangam ! Sizin için çırpınan şu zavallı sadrıma ne zaman ilaç olacaksınız ? Göğsüme sığmayan şu nefesime ne zaman nefes olacaksınız ? Peki hareket yitimime sebep olduğunuz elime ve ayağıma ne zaman anahtar olacaksınız ? Ah deniz kokulu yârenim!... Ne zaman dinecek bu hasret, vusalatım sizinle ne zaman son bulacak? Sizi sevmeye yüreğim doymuyor ki kalem nasıl anlatsın ? Sizi söyleyen nefesim tükenmişken aşkımı anlatmaya mürekkep tükenmez mi ? Ey mizacı sert, yüreği yumuşak, sevdasında cimri sevdiğim ...! Beni çehrenize hasret bıraktınız hiç olmazsa satırlarınızdan mahrum bırakmayınız ! Yüzünüzde tebessüme yüreğinizde bir heyecanın oluşmasına ümid ederek, size ithafen yazdığım satırlarıma burada son verirken yüreğimden gelen , gönlümden düşen ve kalemimden dökelen nacizane bu satırlarımı size, sizi de Allah (C.C.) 'ya emanet ediyorum. SANA BİR MEKTUP YAZDIM ? İçine yüreğimi koydum. Her bir satırına umutlarımı ekip, gözyaşlarımla suladım. Sana olan hasretimi nasıl anlatırdım ? Tek çare yüreğimin sesini duymasanda yüreğimden gelenleri, sana olan vuslat hasretiyle yanan gönlümden düşenleri, kalemin aşkı olan kağıda dökmekti...! Sana olan Aşkımı kelimelere döktüğüm, harflere gizlediğim kağıt kıskandı ! Sana olan Aşkımı yazan kalem kıskandı ! Mektubumu bir güvercinin kanadında gönderiyorum. Ahh ! Seni görmek vardı. Kuşun kanadında bir tüyü , olup seyrine kuş bakışı dalmak vardı. Ellerinin dokunduğu, nazarının kilitlendiği bir kağıt olmak vardı. Dilinin söylediği sözcük , dudağının değdiği bir harf olmak vardı. Belki bir tebessümüne mazhar olacak sonunda bir nokta olmak vardı. Noktasını kalem koydu ; virgülünü yüreğim, Bu mektupla tek anlatmak istediğim, Senin aşkının bir dilencisiyim !!! ...ay-misali 01.01.2019 Salı
··
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.