Gönderi

OTOPSİ Ve gördüler ki zeytin kökünün altını damlamış kalbinin gizli oyuklarına. Ve kim bilir kaç gece mum ışığında uyanık kalıp günün ağarmasını beklediği için, garip bir sıcaklık yayılmış bağırsaklarına. Derinin biraz altında, mavi ufuk çizgisi iyice belirli. Ve bol bol mavilik var kanının her damlasında. Büyük yalnızlık saatlerinde ezberlemeye başladığı kuş çığlıkları, belli ki, bir anda dökülüvermiş gövdesinden, bu yüzden bıçak daha derine işleyememiş. Herhalde niyet etmek yetmiş kötülük için. Gene belli ki, suçsuz insanların o korkunç konumunda karşılaşmış bu kötülükle. Gözleri açık, gururlu, o koca orman hala yürüyor gibi gözlerinin lekesiz ağtabakalarında. Beyinde göğün ölü yankısından başka bir şey yok. Yalnız sol kulağının boşluğunda ince kum tanecikleri, deniz kabuklarında görülen. Demek ki sık sık deniz kıyısında yürümüş tek başına, aşkın acısı ve rüzgarın uğultusuyla. Uyluklarındaki ateş parçalarına gelince, bunlardan anlaşılıyor ki, epeyce önünde gitmiş zamanın bir kadını kollarına aldığında. Bu yıl erken meyve verecek ağaçlar.
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.