Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

GÖZÜMÜZÜ KÖR EDEN İNCİ: YENİ NESİL YAZARLAR
İçinde yaşadığımız çağın karabasanı, konuşamamak artık kitaplarımıza da sıçradı. Yazamıyoruz arkadaşlar. İki kelimeyi bir araya getirip düzgün bir cümle kuramıyoruz. Yeni neslin dünyayı kurtarmak, fikir üretmek, çözüm aramak gibi dertleri yok. Onlar sadece sosyal medyada kahraman olmak istiyor! Yazdıkları kitaplarda bundan öteye gidemiyor. UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Organizasyonu) verilerine göre; Türkiye, dünyada kitap okuma oranında 86. sıradaymış. Ki bu Güney Afrika ülkeleri ile ayı sıra oluyor. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre ise kitaplar ihtiyaç listemizin 235. sırasında yer alıyormuş. Türkiye’de düzenli kitap okuyanların oranı binde bir iken kitaplara ayrılan para ise çeyrek doları geçmiyormuş. Yine aynı Türkiye’de sosyal medyaya ayrılan zaman yaklaşık olarak günde üç saat olarak hesaplanmış. Buna ek olarak internet kullanımı da üç dört saati geçiyormuş. Yani Türkiye de birey gününün yaklaşık altı yedi saatini bilgisayar, akıllı telefon veya tablet başında geçirirken kitap okumaya ayrılan süre günde sadece yedi dakika! İşte bahsettiğim yeni nesil vaktini böyle harcıyor . Özellikle 15-18 yaş arası ergen gençlerimize hitap eden sözde “gençlik romanı” adı altında satışa sunulmuş muazzam bir pazar var elimizde. Baş karakterlerin genellikle tehlikeli, yalnız takılan ve muhakkak en derinde çok acıklı bir hikayesi olan oğlanla aslında çok güzel olan ve bu güzelliğinin farkında olmayan, sevgi dolu, umutlu bir kız olduğu bu olay örgüleri, yaz mevsiminde, tatile gidecek parası olmayan biz fakir fukara kesimi oyalamak için yapılan yaz dizileri tadında anlamsız, bir bilgi veya fikir paylaşmaktan aciz… peki, ortaya çıkan bu kitaplar için kimi suçlamalıyız? Dostyoveski, Victor Hugo, Tolstoy, Steinback gibi yüzlercesi insanlığa; asla eskimeyecek vurucu eserler bırakırken biz trend topic listesi gibi iki gün sonra adı bile hatırlanmayacak kitaplar çıkartmayı nasıl başarıyoruz? Dünya klasikleri, genellikle içinde yaşadıkları toplumun sorunlarını ele alan yazarların kaleminden çıkmıştır. Bu kitaplarda; kapitalizmin, sosyalizmin, kilise baskısının, ekonomik buhranların, katliamların, sefaletin, toplum baskısının, açlığın, devletlerin, çarların, kralların ve paranın hatta aşkın eleştirisi dahi yapılmıştır. Fransız Devrimi, Sanayi Devrimi, Ekim Devrimi, Büyük Buhran gibi toplumu kökünden etkileyen olaylara kayıtsız kalmayan bu insanlar asla eskimeyecek yapıtları miras bırakmışlardır. Bu kitaplarda insan küçük toplum büyükken şimdi ki kitaplarda insan büyük ve önemli olan tek şey, toplum kullanışsız, içi boş ve anlatmaya değer bile değildir Bunun sebebi okumaktan aciz genç neslin başını bilgisayardan kaldırıp içinde yaşadığı toplumun sorunlarıyla ilgilenmeyi bırak içine doğduğu toplumu tanıma çabası içine bile girmek istememesidir. Onun topluluğu gerçek olmayan sanal sosyal platformlardan ibarettir. Sosyal medyada, televizyonda ve her türlü mecrada çocukların aklı popülerlik, güzellik, yakışıklılık, para ve şu anda aklıma gelmeyen gereksiz bir sürü ıvır zıvırla dolduruluyor. Sonra bu çocuklar liseye başladığında oha! mal mısın? sittir git! anasını avradını… gibi kelimelerin birer düzgün cümle olduğunu varsayarak Word sayfalarını doldurmaya başlıyorlar. Bittiğinde ise: hayırlı uğurlu olsun artık elimizde mis gibi içi boş bir kitap var. Bol şans! Kitabımızın adı: yokluğun bana kol gibi girdi be vicdansız. Alıştırıldığımız gündemde; savaşlar, kayıplar, açlık, sefalet ve ölümleri sosyal medyadan bir kedi videosu izler gibi hissiz bir şekilde izleyip altına yorum yapmaktan başka bir eylem gerçekleştirmediğimiz için böyle bir çağın içinde, yeni nesil yazarlarımızdan da gerçekçi ve etkileyici bir roman beklemek belki de haksızlık. Belki de bu çağın eleştirisi de bu kitaplardır gerçekten. Bu arada kitap tuttu arkadaşlar. Hiç şaşırmayın. Hatta filmini çekmeyi düşünüyorlar. İbne Production gururla sunar: Bİricik Ergen Kız’ın, “yokluğun bana kol gibi girdi be vicdansız” adlı romanından uyarlanmıştır. “sende az gavat çıkmadın!” İyi seyirler. İzleyin valla bence güzel film. Biz izliyoruz. ( YALNIZ DE AYRI BU ARADA. sss) Bir asır sonra edebiyat dersi diye bir şey kalır mı bilmiyorum ancak kalırsa tek ümidim şimdiki neslin yazdıklarının ‘karanlık bir çağa ait sosyal medya buhranları’ başlığı altında kendi fikirleri ve ilkeleri olan, adalet ve merhamet dolu genç bir nesle ibret alınması gereken meseleler olarak anlatılması olacaktır…
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.