Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ergenekon devam...
Ergenekon devamı İl Han Kağan baştaydı, kuvvetliydi Gök Türkler Savaşa doymuyordu, heyecanlı yürekler Okunun ötmediği, kılıcın yetmediği Millet kalmış mıydı ki, tek mağlup etmediği Bir de Sevinç Han vardı, Moğolların başında Yaşını da bilirim, İl Han Kağan yaşında Diş geçirememişti, yiğit Türk çerisine İlerlemişti Türkler, Moğol içerisine Sevinç Han dayanamaz, mektup yollar dört yana Der ki: "Türkler düşmandır, hem bana hem de sana." Toplanıp çevre beyler, varırlar bir karara Birleşmeli hep birden, açmalı Türk`te yara Haber alır İl Han`ım, geldi savaşın çağı Beş bin ordu birleşse sönmez Türk`ün ocağı Gök Türkler yener yine, şaşırır karşı beyler Hele bir görün bakın, Sevinç Han şimdi neyler Bırakıp hayvanları, kaçar Moğol ordusu Bu ne anlama gelir, sorulmamış sorgusu Türkler başlar şölene, hem yiyip hem içmeye Ama Moğol uyumaz, gelir kanım içmeye Ani bir baskın olur, bir bir düşer Türk eri Her yan cesetle dolar, ayrık gövdeyle seri İki alp er çarpışır, adları Kıyan, Tukuz Unutma biz bir yaydan, atılan dokuz okuz Kıyan, kağan oğluydu, dağdan akan sel gibi Tukuz, kağan yeğeni, gökten esen yel gibi Gözlerinin önünde, yok oldu budunları Atlayıp da atlara, kaçtılar kadınları Kaçtılar dediysem ben, sanmayın ki korkudan Beyleri emretmişti, ar denilen duygudan Almıla idi biri, Bengül de ötekisi Gittiler Kutlu Dağ`a at üstünde ikisi Kıyan ve Tukuz bitik; yığıldılar toprağa Türk`ün bu helal kanı feda olsun bayrağa Sevinç Han geri döndü Türkler öldü sanarak Bir kahkaha patlattı manzaraya kanarak Derken bir kıpırdanma Tukuz kalktı ayağa Taşıdı Kıyan`ı da kuytuda bir oyuğa Almıla ile Bengül, döndüler sonraki gün Ama kaçmalıydılar, öz vatanından sürgün Yiğitleri yaralı, halleri yok ölmeye Ne ölmeye hal kaldı ne de bir tek gülmeye Kutlu Dağ`a vardılar, kaldılar bir kaç gece İyileşti yiğitler, gezdiler gündüz gece Aradılar o kadar, sonunda da buldular Bu korkulu yaşamdan sonunda kurtuldular Lakin bu yerin yolu, geçit vermez pek kolay O anda oluverdi o ne muhteşem olay Bir bozkurt peyda oldu, düştü dördün önüne Yol gösterdi onlara, bu cennetin içine Öyle bir yer ki ora, Kök Tengri`den hediye Kapattılar geçidi yagı bulmasın diye Dediler buraya ad koyalım "Ergenekon" "Ergene": "dağ kameri" ve "diklik" demektir "kon"... Asena`nın kurtları girdiler güzel yurda Hepsi duacıydılar o yol gösteren kurda Kağan soyunda gelen Kıyan önderleriydi O demirden kurt başlı bayrak gönderleriydi Ergenekon onlara yurt oldu tam dört yüz yıl Hatırla o günleri, sarhoşluğundan ayıl Dört yüz yıl çoğaldılar yaşlıları ölürken Boy boy oldu Tukuzlar, Kayat ve de Türülken Tukuzlar ve Türülken, atalarıdır Tukuz Sonra da bu iki kol, oldular Dokuz Oğuz Kayat; soyu Kıyan`ın, kağanlar hep bu boydan Çıkmadılar töreden, hepsi de aynı soydan Şölen yaptılar her yıl anarak kutlu günü Unutmadılar bir an, ne yagıyı ne dünü Dört yüzüncü şölende kağandı Börte Çine Türk`ün öç duyguları bir başka coştu yine O savaşta olanlar, Gök Türk`üme ar gelir Sığmaz oldu tümenler, Ergenekon dar gelir Ama burdan çıkmanın bir çaresi yok muydu? Demirden dağı gören o tarihte yok muydu? Bütün halk arar oldu kurtuluşun yolunu Gözler hep tarar oldu hem sağını solunu Bir çocuk çoban vardı yiğit Tirek adında O ne kaval çalardı bu on yedi yaşında Bu Tirek çalmaz sanki kavalıyla inlerdi Çalmaya başlayınca bütün oba dinlerdi Kavalıyla dosttu o, üflerdi sevdasını Kattı Ergenekon`dan bir çıkış arzusunu Gök gözlü bir kök böri varıp geldi önüne Sonra yavaş yürüdü bir çıplak dağ yönüne Tirek eve dönünce anlattı demirciye Dedi: "Ey bilge kişi, bu kurt gelir de niye?" Demirci hazırlandı, sabah Tirek`le gitti Düştü kurdun peşine, dağ önünde yol bitti Anladı ki demirci bu dağ saf demirdendir Ve bu gök tüylü böri, ulu Kök Tengri`dendir Dönüp anlattı Han`a bütün bu olanları Demir dağı eritip yol açmak planları Yığdılar odun, kömür ve devasa körükler Bu son umutlarıydı, çıkmalıydı Gök Türkler Dualar eşliğinde yakıldı koca ateş Sonunda eridi dağ, sevindi bacı kardeş Bir öncü yolladılar dışarıya bakmaya Sabırsızdı Gök Türkler öz yurduna akmaya Öncü giden dönünce, mutlu haber verince Tuğlar kalktı havaya bu ereğe erince Çıkıp Ergenekon`dan dost ile dost oldular Varıp ata yurduna yiğitçe öç aldılar Yüzlerce yıl solmadan hep tomurcuk verdiler Dirlik düzen içinde yaşayıp yeşerdiler Ateşte demir dövüp her yıl hiç unutmadan Yaşattılar o günü hem de hiç aksatmadan.
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.