Gönderi

Kulun kalbinde şefkatli davranması için bir tür acıma ( ra’fe) duygusunun ortaya çıkması gerekir. Bir kimse bunu tefekkür ettiğinde [görecektir ki] kulun sahip olabileceği tek maksat ( maksâd) cinse duyulan şefkatin kalbinde [sebep olduğu acıyı] gidermektir. Gerçekte o, başkalarına karşı, kendisinde duygudaşlığın oluşturduğu acıdan kurtulmak için şefkatli olacaktır. Allah Teâla bu duygudaşlıktan münezzehtir ve O’nun rahmeti buna dayalı değildir, aksine lütuf ve ihsanına dayalıdır. Biz bunu bazı örneklerle destekleyeceğiz. Bir baba çocuğuna ihsanda bulunduğunda (ahsene), aslında kendisine iyilikte bulunuyor olacaktır. Çünkü eğer çocuğunun maslahatına halel gelirse, babanın kalbi acıyla dolacaktır. Eğer çocuğuna iyilik yaparsa, çocuğun maslahatı muhafaza edilecek ve babanın kalbinden acı giderilecektir. Dolayısıyla, baba çocuğuna yalnızca kendi maksadını gerçekleştirmde için iyilikte bulunur. Bir efendi kölesine iyilikte bulunduğunda bunu yalnızca [köle] kendisinin işine yarayabileceği için yapar, böylece köle onun için kâr elde eder ve ona hizmette bulunur. Dolayısıyla, efendinin bu ihsandan maksadı kendi iyiliğini temin etmektir. Bir kimse cömertçe davranır ve zekatını öderse bunu yalnızca insanlar arasında cömert ve asil bir insan olarak şöhret kazanmak ya da ahirette mükafat elde edip cezadan kaçmak için yapar. Gerçekte yalnızca kendine iyilikte bulunur. (Fahreddin Razi,Levahim)
·
6 görüntüleme
yunus emre