Gönderi

58 syf.
10/10 puan verdi
Ceza sömürgesi Bu sırada, neredeyse elinde olmadan, cesedin yüzüne baktı. Hayatta olduğu zamanki gibiydi; vaat edilen kurtuluşa dair hiçbir işaret yoktu yüzünde Yasanın herkese, her zaman açık olması gerekir diye düşünmüştür; bekçisi, ona doğru iyice eğilmek zorundadır; çünkü boy farkı, adamın aleyhine, çok fazla artmıştır. “Hâlâ ne öğrenmek istiyorsun?” diye sorar kapı bekçisi, “Doyuma ulaştırılamaz birisin.” “Herkes yasaya ulaşmak için çabalar,” der adam, “nasıl oldu da, bu birçok yıl içinde benden başka kimse giriş izni talep etmedi?” Kapı bekçisi, adamın artık ölmek üzere olduğunu anlar ve iyice azalmış olan işitme yetisi yüzünden, ona kükrercesine: “Burada, senden başka kimse giriş izni alamazdı, çünkü bu giriş sadece sana ayrılmıştı. Şimdi gidip onu kapatıyorum,” der. Hüküm Fakat böyle yapmak aynı zamanda ona, koruyuculuğu arttıkça kırıcılığı da artan bir şekilde, şimdiye kadar gösterdiği bütün çabaların boşa olduğunu ve artık akıntıya kürek çekmekten vazgeçmesini, geri dönüp, kesin dönüş yapmış biri olarak herkesi kendisine hayretten açılmış gözlerle baktırması gerektiğini; sadece arkadaşlarının bir şeyler becerebildiğini ve baba evinden ayrılmamış bütün başarılı arkadaşlarının tuttuğu yolu tutması gereken, büyümemiş bir çocuk olduğunu söylemek anlamına da gelirdi. Yolunu kaybettiği açıkça belli olan, insanın en fazla acıyabileceği ama yardım edemeyeceği böyle bir adama ne yazılabilirdi ki? Ona, evine geri dönmesi, varolma çabasını bu tarafa aktarması, bütün o eski dostluk ilişkilerini yeniden kurması –ki bunun için herhangi bir engel yoktu– arkadaşlarının yardımına güvenmesi mi söylenmeliydi? Fakat böyle yapmak aynı zamanda ona, koruyuculuğu arttıkça kırıcılığı da artan bir şekilde, şimdiye kadar gösterdiği bütün çabaların boşa olduğunu ve artık akıntıya kürek çekmekten vazgeçmesini, geri dönüp, kesin dönüş yapmış biri olarak herkesi kendisine hayretten açılmış gözlerle baktırması gerektiğini; sadece arkadaşlarının bir şeyler becerebildiğini ve baba evinden ayrılmamış bütün başarılı arkadaşlarının tuttuğu yolu tutması gereken, büyümemiş bir çocuk olduğunu söylemek anlamına da gelirdi. Peki, ona reva görülecek bütün bu eziyetler bir işe yarayacak mıydı? Belki de bir daha eve bile getirilemeyecekti; ülkesindeki ilişkileri artık anlamadığını kendisi de söylemişti zaten; ve bu akıl hocalıklarından bezgin, dostlarından biraz daha uzaklaşmış olarak, bütün bu çabalara rağmen kendine yabancı olan o yerde kalma olasılığı vardı. Peki öğütlere gerçekten kulak verip de, sonuçta kendi ülkesinde –kasten değilse de koşulların zorlamasıyla– ezilecek, ne arkadaşlarıyla ne de onlarsız bir çıkar yol bulamayacak, utanç duyacak ve asıl o zaman gerçekten de yersiz yurtsuz ve arkadaşsız kalacaksa, şu anda olduğu gibi o yabancı ülkede kalması, onun için daha iyi olmaz mıydı? Bu koşullar altında, onun burada sahiden tutunabileceğini düşünmek mümkün müydü? halde düğünümüze gelemeyecek,” dedi Frida, “oysa bütün arkadaşlarını tanımaya hakkım olduğunu düşünüyorum.” “Onu rahatsız etmek istemiyorum,” diye cevap verdi Georg, “Beni yanlış anlama, aslında herhalde gelirdi, en azından ben öyle sanıyorum; ancak kendini mecbur edilmiş hissedip incinecektir, belki beni kıskanacak, ancak bu memnuniyetsizliğini bertaraf etmeyi hiçbir zaman başaramayıp sonunda gene tek başına geri dönecektir. Tek başına! Bu nasıl bir şeydir, anlayabilir misin?” “Peki, evliliğimizi başka bir şekilde öğrenemez mi?” “Buna engel olamam, ama onun yaşantı tarzına bakılırsa, bu pek mümkün değil.” “Böyle arkadaşların varsa Georg, o zaman belki de hiç nişanlanmamalıydın.” “Evet, bu konuda ikimiz de hatalıyız, ama bugün de olsa aynısını yapardım.” Ve nişanlısı, onun öpücükleriyle nefesi kesilmişken, Georg, “Fark etmez, beni gene de incitiyor,” dediğinde, arkadaşına her şeyi yazmasının gerçekten de zararsız ve tehlikesiz olduğunu düşünüyordu. “Ben böyleyim işte, arkadaşım da beni olduğum gibi kabul etmek zorunda,” dedi kendi kendine, “sırf bu arkadaşlığa daha uygun biri olmak için, kendimi olduğumdan farklı gösteremem.” “Bırakalım şimdi arkadaşlarımı. Bin arkadaşım bile olsa babamın yerini tutamaz. Georg mahcup bir şekilde ayağa kalktı. “Bırakalım şimdi arkadaşlarımı. Bin arkadaşım bile olsa babamın yerini tutamaz. Ne düşünüyorum biliyor musun? Kendine iyi bakmıyorsun. Oysa yaşlılığın vazgeçilmez hakları vardır. İşi sensiz çeviremem, bunu gayet iyi biliyorsun, ama eğer iş sağlığını tehdit edecek olursa yarından tezi yok, bir daha açmamak üzere kapatıveririm. Bu böyle devam edemez. Yaşayış tarzında değişiklikler yapmamız gerek; hem de temelden. Güçlenmek için bol bol yiyeceğine yemeğe ağzını değdirip bırakıyorsun. Bu karanlıkta oturuyorsun, halbuki oturma odasında gayet güzel ışık var. Kapalı pencerelerle oturuyorsun, oysa temiz hava sana çok iyi gelir. Hayır baba! Doktor getireceğim ve onun söylediklerine harfiyen uyacağız. Odaları değişeceğiz; sen ön odaya geçeceksin, ben de buraya. Senin için büyük bir değişiklik olmayacak, odandaki her şey oraya taşınacak. Ama her şeyin zamanı var, şimdi seni biraz yatağına yatıracağım, dinlenmeye şiddetle ihtiyacın var. Hadi, soyunmana yardımcı olacağım, bunu yapabildiğimi göreceksin. Eğer hemen ön odaya geçmek istersen orada benim yatağıma uzan. Hatta bu çok daha mantıklı olur.” “Evet, kuşkusuz komedi oynadım! Bir komedi! Durumu açıklayacak en yerinde sözcük! Benim gibi yaşlı bir dulu avutacak başka ne kaldı ki? Söyle –ve bunun cevabını verene kadar hâlâ benim yaşayan oğlum ol!– arka odada, sadakatten yoksun, başa bela personel beni kollayıp dururken, yapabileceğim ne kaldı ki? Ve oğlum caka satarak dünyayı dolaşıp, benim hazırladığım işleri bağlıyor; zevkten dört köşe, perendeler atıyor ve babasının önünden, onurlu birinin ağırbaşlı, sakin ifadesiyle geçip gidiyor!” “Nişanlına sarıl ve bana meydan okumaya devam et sen! Onu öyle bir sürüp atarım ki, aklın durur.” “Artık kendin dışında da nelerin var olduğunu biliyorsun; bu zamana kadar kendinden başka bir şeyden haberin yoktu. Masum bir çocuktun ama aynı zamanda şeytan ruhlu bir insan olduğun da bir gerçek! Bu yüzden şunu bil: Seni suda boğularak ölmeye mahkûm ediyorum
Ceza Sömürgesi
Ceza SömürgesiFranz Kafka · Kırmızı Kedi Yayınları · 20188,6bin okunma
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.