25 Yıl Sonra Özür Dilerim
Ben küçük bir çocukken evimize her gün Hürriyet Gazetesi girerdi. Kelebek ekindeki Alpago çizgi romanı başta olmak üzere, spor sayfaları ve hatta köşe yazarları ilgimi çekerdi. Bu durum liseye başladığım döneme kadar sürdü ve biz, ben liseye geçtiğimde Hürriyet’i bıraktık. Livaneli’nin adını ilk defa oralarda okumuş olmalıyım. Özellikle Theodorakis konserlerini, Davos yumuşaması dönemini vs hatırlıyorum.
Gelgelelim, ben ilkgençlik yıllarımda milliyetçi-muhafazakâr bir siyasi görüşe yöneldim. Dolayısıyla bu kitabın müellifi Zülfü Livaneli başta olmak üzere her yazara ve sanatçıya bana öğretilen dünya görüşü üzerinden bakıyordum. Okuduğum kitaplar, dinlediğim şarkılar, izlediğim filmler hep belli bir çerçevenin ürünleriydiler.
Bu anlamda tıpkı Nazım Hikmet gibi, Sabahattin Ali gibi asla okumamam gereken yazarlar ve şairler olduğu gibi Ahmet Kaya ya da Zülfü Livaneli gibi asla dinlememem gereken müzisyenler vardı. Lise 2’deyken sınıfımızda bir kız arkadaşımız vardı. Adını hatırlayamıyorum. Aramız gayet iyiydi, sohbet ederdik. Ancak kızın ciddi bir kusuru vardı(!) Zülfü Livaneli hayranıydı. Bir gün, bir TV tartışmasında duyduğum iddialar üzerine Livaneli’ye hakaret ettiğim için benimle tartışmıştı. Haklıydı tabii…
Gençtim, cahildim…
Güya dinlemezdim ama nasıl oluyorsa Yanarım’dan Yiğidim Aslanım’a kadar hepsini bilirdim! Sevda Değil’e ise bayılırdım.
1994’te İstanbul belediye başkan adayı olduğunda tabii ki onu desteklemiyordum! Issık Göl forum üyesi ve çok sevdiğim Aytmatov’un dostu olduğunu öğrenmem bile gönlüme girmesini sağlayamıyordu!
Aradan yıllar geçti ve benim okuma yelpazem hayli farklılaştı, genişledi. Buna rağmen Zülfü Livaneli’yi okumak ancak 2016 yılına nasip oldu. Konstantiniyye Oteli’ni okumuş ve garip bir şekilde beğenmiştim. Meğer Livaneli okurları için pek de matah bir eser değilmiş. Sonra Serenad’ı ödünç verdi bir arkadaşım; hikâyesini çok beğendim. Ardından iki yıl zarfında hemen hemen bütün kitaplarını okudum ve sevdim.
Rüzgârlar Hep Gençtir, Sevdalım Hayat kitabının bir özeti gibiymiş. Ben ilkini okumadığım için benim adıma iyi bir okuma süreci oldu. Livaneli, burada gençlere öğütler veriyor gibi. Klasik manada bir nasihat kitabı değil elbette ancak çok yönlü bir sanatçının hayat hikâyesini bilmek önemli. Nitekim bu ülkedeki her iyi yazar gibi onun da hapis yattığını, sürgünde kaldığını hatırlamış oldum.
Sanatçıları acılar olgunlaştırıyor. Verdiği öğütlerin bir kısmını, bir yazar olarak kendime pay aldım. Gençlere dönük bir çalışma yapıldığı için kolay okunan, sürükleyici bir eser olduğunu söylemem lazım. Livaneli ise bu ülke için vicdan sahibi, önemli bir aydın ve sanatçıdır.
Aradan geçen 25 yılın sonunda adını hatırlayamadığım arkadaşım, gıyabında senden özür dilerim!