Gönderi

240 syf.
8/10 puan verdi
Batı, Doğunun Yükselen Işığını Kabul Etmeli
Roger Garaudy'nin nasiplendiğim ikinci eseri oldu. Üçüncü Miras Bir İman Destanı: Tasavvuf Din ve Siyaset Bilimler ve Bilgelik Nebevi Felsefe Bütün Sanatlar Camiye ve Cami İbadetlere Götürür Müjde Veren Şiir Sonuç bölümlerinden oluşan eser giriş kısmı itibariyle biraz sıkıcı gelse de devamında ilginizi çekebilecek bölümler içeriyor. Tasavvuf ve Nebevi Felsefe ile ilgili olan bölümlerde oldukça sarsıldım; derin düşüncelere sevk etti beni. Aynı şekilde "Müjde Veren Şiir" bölümünde de eski ilim irfan tefekkür insanlarının mısraları beni aldı götürdü zaman zaman dağıldım. Özellikle bu üç bölüm beni oldukça etkiledi. Tam bilmemekle birlikte zannedersem Garaudy bu eserini bir Hristiyan iken Müslüman olmadan önce kaleme almış. Bu durumu da göz önünde bulundurarak eseri okuduğumuzda kendimizde sorgulamamız gereken çok fazla şey olduğunu hissediyoruz. Elhamdülillah Müslümanız fakat gerçekten Müslüman mıyız? İnandığımız dine, İslam'a, uygun yaşıyor muyuz gerçekten? Yorumlarda karşılaştığım bir durum da dikkatimi çekmişti eserde neden Osmanlı ile ilgili detaylı bir durum yoktu? Osmanlı gerçekten medeniyete katkı sağlayamamış mıydı yoksa batının gözündeki konumundan dolayı Osmanlıya ön yargı ile mi yaklaşılmıştı? Biraz arafta bir durum gibi olsa da Osmanlının batı gözünde sağlıklı bir konumda olmadığını hissettirdi bana bu eser. Bunun dışında insanlığın içinde bulunduğu medeniyet krizinden çıkış yolunu göstermeye, gözler önüne sermeye çalışan yazar oldukça bilgili ve donanımlı hatta İslam konusunda bile biz Müslümanlardan daha geniş bilgi ve birikime sahip ki hayatını araştırdığınızda göreceksiniz sonrasında kendisi de İslam dinine tabi oluyor zaten. Hayran kaldığımız batının temelinin İslam medeniyetine dayandığını gözler önüne sererek batının pozitivist dünya görüşünün getirdiği kaostan bu büyük buhrandan insanlığı ancak ve ancak daha önce de olduğu gibi İslam'ın kurtarabileceğini açık bir şekilde ifade ediyor. Batının dünya görüşünü Descartes'in "dünyaya hükmetmek ve hakim olmak" ifadesiyle belirtirken; doğunun daha doğrusu İslam'ın asıl olması gerekenin "dünyanın ve insanlığın hadimi (hizmetkarı) olmak" olduğunu göstermeye çalışıyor. Batının gelişmiş tekniğinin içinin anlam ve mana açısından boş kalması, sömürgeci anlayışı ve dünyanın merkezinde kendisini görmesi dolayısıyla tüm dünyaya kendi inanç ve bakış açısını dayatmaya çalıştığı bu buhran düzeninden İslam'ın gerektirdiği hayat düzeninin inşasıyla insanlığın yaşamın amacını kavrayabileceğini ve dünyadaki sınırlı zamanını daha huzurlu geçirebileceğini dile getirmeye çalışıyor. Batıya bunu anlatmaya çalışıp bu yola inanmaya ve bu yolda mücadele etmeye davet ederken bizler bu yola inananlar olarak üzerimize düşen mücadeleyi sergileyecek miyiz yoksa batının bize empoze ettiği dünya algı ve anlayışının içinde bunalıma koşmayı mı seçeceğiz? Seçenekler aslında gayet net ve ortada olmakla birlikte; yükleyeceği sorumlulukla tercih aklımızla bizim elimizde. Kuran bizi "Akletmez misiniz?" diye defalarca kez uyarmakta eğer farkına varabilirsek... Garaudy'nin başka bir kitabını okumaktı asıl niyetim bunu da okuyuvereyim diye çıktığım yolda bu eser zaman zaman ruhumu fazlasıyla sarstı.. Tefekkür edilerek okunulup faydalanılmasını umut ediyorum. Ne çok istedim bazı bölümlerini gökyüzüme okumayı, gökyüzümden duymayı...
İslam'ın Vadettikleri
İslam'ın VadettikleriRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2018916 okunma
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.