… Yok da, bir var olarak, varlıktan çıkma. Varlıkta yokluktan bahsedilemez, çünkü zaten yok; öyleyse "gölgesi Vücut"ta tâbiri, içinde zıddını barındıran bir birlik değil. Bu hikmet, Allah'tan gayrına, yâni zıtlar içinde tecelli eden ve son tecridde "varlık" ve "yokluk" kutuplarında toplanan mahlûkata tatbik edilirse, "yok"un da bir yaratılmış olması bakımından, bu mânâda anlaşılmak üzere, "yok yoktur" hükmü çıkar. Herşey o; zıtlar da yok. Ya ben? Kendimde olduğum hiçbir zaman, "Herşey O" diyemem; çünkü ben yaratıcı değilim, O da mahlûk. Basit bedahet. Ayrıca, bir şeyde fâni olmak, o şey olmak demek değildir; Mutlak fâni oluş istidadı, kul olmaya aykırı, var olmaya aykırı. "Herşey O değil, O'ndandır"; "Herşey O" hakikatini de içine alan anlayışla, herşeyi yerli yerince ediş. Hattâ bâtın yoluna girmemiş olanlara bile, aklın anlayabileceği diye sezdiren...