Gönderi

372 syf.
6/10 puan verdi
Yapıtın üslubu ve içeriği hakkında kendi görüşlerimi ve kitaptakileri yazarak neden derecelendirmede 6 sırasını belirlediğimi anlatmaya çalışacağım. İlk 3 paragraf Antik Yunan dünyası hakkında bir kısa ön bilgi veya hatırlatma olacak daha sonra eserin üslubu, yazım tarzı ve içeriği incelenecek. Bu yöntem tarihteki olaylar, kişiler ve dönemler incelenirken olduğu gibi bu kitap ve yazar için de geçerlidir ve her şeyden önce kitabın yazıldığı döneme bakmak gerekir. Ve tabii yazıldığı coğrafya da önemli. Antik Yunan devri dünyada bilinen ülke ve milletlerin aralarındaki ilişkilerin kendisinden sonraki dönemlere göre zayıftı. Dünyaya dair görüşler daha yeni yeni genişleyip dallanıyordu; tıpkı diğer her alanda olduğu gibi. Antik Yunan'da kent devletlerinin durumu öncelikle bilinmelidir. Örneğin buna göre Platon olması gereken (ideal) devleti ararken öğrencisi Aristoteles yıkılmakta olan kent devletlerine çözüm olarak her kent devletinin (158 kent devleti olmalıydı sanırım) yasalarını inceleyip bar olandan bir şeyler çıkarma peşindeydi. Siyasi yapı dışında Antik Yunan'ın bir de düşünsel süreçteki yapısı da incelenmelidir. Antik Yunan'ın düşünce alanında çoğu tartışmanın yapıldığı bir yer olduğu biliniyor. İsimlerini şöyle sayabileceğiniz filozoflar bunu göstermektedir. (Epiküros, Demokritos, Herakleitos, Diyojen, Phytagoras, Sokrates, Platon, Aristoteles, Zenon, Parmenides, Protagoras, Gorgias, ...) Çeşitli alanlarda bu sayılan ve sayılabilecek olan filozofa atıf yapılır. Hatta Batı felsefesinin başlangıcı olarak Antik Yunan'ın bile alınabileceği söylenebilir. Yunan dünyası, düşün alanındaki bu ilerlemesini somut ve büyük bir neden olarak kölelik kurumuna borçludur diyebiliriz. Köleler yapılması gereken çoğu işi yapmaya koşulduğundan insanlar bu alanlarda düşüncelerini ileri sürecek boş vakti bulabilmişlerdir. Coğrafi yapısına gelecek olursak da parçalı ve dağlık Yunan coğrafyası kent devletlerini doğurmuştu. Aralarındaki tek ayrılığın sebebi dağlardan çok dinsel inançlardı gibi bir yorumu da göz önünde bulundurmak gerekir. Hem tarım hem de ticaret işlerinin görüldüğü kent devletleri vardı. Kent devletlerinin arasında da bazıları sivrilip öne çıkabilmişti. Yunan kent devletleri hem kendi içlerinde hem de dışarıyla savaş halindelerdi. Birleştikleri alan genelde Olimpiyat Oyunları oluyordu. Kısaca şöyle bir Yunan dünyasına baktıktan sonra bu bilgilerle şimdi anlatılacak olan eser ve yazar arasındaki bağlantıyı kurup değerlendirmeyi öyle yapmak gerekir. Platon eserini böyle bir dönemde yazmıştı ve Nomoi'sinde geliştirmişti. Eser 10 kitaba (parçaya) ayrılmış. Platon'un diğer eserleri gibi bu da diyalog şeklinde. (Tam olarak diyalog olmuyor, çünkü başka kişiler de var) Yazar bu eserinde de hocası Sokrates'i baş konuşmacı olarak göstermiş ama Platon'un gençlik dönemi eserleriyle bu eser arasında büyük farklar var. Platon'un eserleri incelenirken eserler 3 döneme ayrılır genelde. Devlet de Sokratik etkiden çıkıp kendi düşüncelerini işlediği bir kitap. İlk iki kitapta (parçada) Sokrates'in kendisi varmış gibi görünse de daha sonra Platon ve kendi düşünceleri Sokrates adını ardında bırakıp onu görünmez kılar. Öyle ki "keşke orada Sokrates yazmasıydı" dediğim oldu okurken. Hocasına verdiği değeri göstermiş olabilir, adını kitaplarında yaşatarak ve onun düşüncelerini kendisince geliştirerek ama yine de ben Sokrates adını kullandığını düşündüm bu kitap için. Çünkü işlenen konu devlet ve anlattığı ideal radikal bir değişim gerektiriyor. Bunun için içeriğe bakalım. Platon'un Devlet'i neden radikaldi? Radikal olarak adlandırılması belki doğru değil ama toplu bir değişimi gerektirmesini düşündüğüm için bu sıfatı yakıştırdım. Bir defa bu devlet düşüncesinin "idea" olduğunu Platon da kitabın çeşitli bölümlerinde dile getiriyordu. Sürekli alaya alınma, deli denme ve imkansızı isteme gibi tatsız yorumlar işitebileceğini defalarca kitabın çeşitli bölümlerinde görüyorsunuz. Yine de Platon bu kaygılarından sonra zor da olsa olabilir olduğunu kanıtlama peşindedir. Önce her kitapta (parçada) işlenen temayı şöyle bir yazdıktan sonra radikal olan bu devlet görüşünün ne olduğunu anlatmaya çalışalım. 1. Kitap: Doğruluk tartışması yapılır. 2. Kitap: Sokrates doğruluk üzerine soruşturmaya başlar ve toplum bakımından doğruluğun ne olduğuna gelinir. Buradan da düzenli bir toplumun nasıl olacağına bağlanılır. Savaşın ortaya çıkışı ve koruyuculardan söz edilir. (Müzik ve masallar konusu da açılır) 3. Kitap: Koruyucular, yöneticiler, müzikler gibi konulardan söz edilmeye devam edilir ve "Üç Cevher Yalanı" veya "Metaller Mitosu" olarak bilinen bir masal anlatılır. 4. Kitap: Doğruluk devlet düzeyinde soruşturulmaya başka ölçütler üzerinden devam edilir. 5. Kitap: Devlette kadının yeri ve çocuklar üzerinde durulur. Filozofların başa geçmesi anlatılır. 6. Kitap: Filozoflar konusu devam eder. Gemi benzetmesi anlatılır. İyi ideası vurgulanır. 7. Kitap: Çok bilinen Mağara Alegorisi (Benzetmesi) ile parça başlar. Eğitim konusu üzerine konuşulur. 8. Kitap: Bu bölümde yönetimlerin dolaşımı yapılır. (Timokrasi, oligarşi, demokrasi, zorbalık) 9. Kitap: Zorbalıktan bahsedilmeye devam edilir. Üç çeşit insan üzerinde durulur. 10. Kitap: Çeşitli sanatlar (şiir, resim...) üzerine konuşulur. Bir efsane daha anlatılır. Platon kitapların (parçaların) arasında ve -ben pek iyi bulmasam da- ilk iki kitapta doğruluk tartışmasından devlet düşüncesine olan bağlantıyı kurabilmiş görünür. Şöyle bir baktığınızda Platon Devlet'inde her şeyi düşünmüş ve zor da olsa bu düzen olabilirmiş gibidir. Toplumda mesleklerin ortaya çıkışından bahsettikten sonra herkesin bir işte uzmanlaştığını göstererek işe başlayan Platon toplumun nasıl var olduğunu açıklar. Daha sonra toplumlardan bir savaş ortamı doğurur Platon ve koruyuculara geçer. Savaş başladığına göre devlet kuruldu sanırım. Koruyucular anlatıldıktan sonra manidar bir şey olur. Daha ilk kitapta (parçada) doğruluk üzerine başlayan tartışma üçüncü kitapta (parçada) "bir yalan söylenebilir" durumuna geliyor. Karşınızda "Metaller Mitosu" yani "Üç Cevher Yalanı". Platon birilerinin yönetmesi gerektiğini düşünerek yöneticilerin şu yalanı söyleyebileceğini ifade eder: Tanrı insanları bir ve aynı topraktan yaratmış ama bazılarının mayasına demir ve tunç, bazılarının mayasına gümüş ve bazılarının mayasına da altın katmıştır. Yalandan anlaşılacağı üzere toplum kademelere bölünmüştür ama başka bir kademeye geçiş mümkündür der Platon. Bu yalanla biraz yalan siyasetini geçerli kılma çabası var Platon'da. Platon koruyuculardan, meslek gruplarından bahsettikten sonra devleti yöneten kişilerin nasıl olması gerektiği üzerinde durur. Bunu Mağara Alegorisi ile de güçlendirmeye çalışır. Mağara Alegorisi'nde anlatılan düşünce hem idea düşüncesi hem de filozofların durumudur. Mağara Alegorisi'ni anlatmayacağım. Kısaca sanı'dan idea'ya uzanan dört bilgi aşaması olduğunu ve idea ile onun yansıması olan geçici dünya maddesi arasında ideayı görme durumundan bahsedildiğini söyleyeceğim. İdeayı görme aşamasına ulaşan kişi filozoftur ve bu aşamaya fazla kişi gelemez der Platon. Bu aşamaya ulaşanların çabasının ise delilik ve benzeriyle suçlanacağını söyler. Sanı (doksa) aşamasındaki insanlar ideayı kavrayamazlar ve sanılarının gerçek olduğu zannıyla yaşarlar. İşte bu yüzden devleti yönetenler filozof olmalıdır.(Filozof-kral) Filozofların yetiştirilmesinde bir de sayı bilgisi vardır ki burada yapılan hesaplar biraz gariptir. Platon'un üzerindeki Phytagorasçılar'ın etkisi yansıyor burada. (Sekizinci kitap, Armoni bölümünde göreceğiniz hesaplama bunu gösterir) Platon devletinde kadınların ve çocukların yerini de belirler. Ama çok tartışma konusu olan koruyucu sınıftaki ortaklaşa olma konusu da göz önünde bulundurulmalıdır. Kadın ve çocuktan da bahsediyor denilebilir ama nasıl bahsediyor bakmak gerekir. Eşitlikçi yanı da var ama başka taraflardan neler dediğini ve nasıl değerlendirilebileceğini ayrıca tartışmak gerekir. Yönetim dolaşımı yapılıp hangi yönetimlerin nasıl ortaya çıktığı ve neden dağıldığı üzerine değerlendirme yapılır. Son kitapta da Platon Devlet'inden şairleri, ressamları vb. kovar. O dalda çalışanları devletin istediği şekilde eser vermeye zorlamaları gerektiğinden bahseder. Platon'a göre doğa zaten ideanın yansımasıyken bir de doğayı resmedip yansımanın yansımasını yapmanın bir alemi yoktur. Resim, müzik gibi konularda belli tür ve makamları yasak ettikten sonra benim oldukça saçma bulduğum bir efsane ile kitap biter. Koca bir devleti koruyucusuyla, yöneticisiyle, ressamıyla, şairiyle inceleyen Platon yaşlılık döneminde bir de bu düşüncelerini Nomoi'de düzeltmeye, değiştirmeye ve geliştirmeye kalkışır. Çünkü Devlet kitabındaki ideal arayışını siyasi sahaya yansıttığında uğradığı başarısızlık kendi düşünceleri üzerinde çalışmaya iter onu. Sorulacak bir soru ile de kendimce olan bu incelemeyi bitireceğim. Bir filozof ideal bir devlet kurma çabasında neden savaşı ve savaş sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışmaz da savaşı yapacak askerlerin yetiştirilmesini, başta kimlerin olacağını vesaire tasarlar? Savaşlar ve yalan konusu önemli. Üstelik bunu bir filozof kitabında işliyorsa. Devlet kavramının ve Devlet'in yaptığım bu incelemeye rağmen önemli olmadığı kanısındayım. Sonuçta devlet bir zamanlar yoktu ve devlete kutsallık katan bir şey olduğunu da sanmıyorum. Yine de devlet kavramının ve Devlet'in önemi konusu için birçok kaynağa bakabilirsiniz...
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926.8k okunma
·
54 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.