Gönderi

Genovese Sendromu diffusion of responsbility-sorumluluğun yayılması Bir gün fotoğraf çekmek için , Bursa , Mustafakemalpaşa ilçesinde bulunan tarihi merkez cami bahçesine gittim. Yaklaşık 700 yıllık bir tarihi çınarın yanına oturdum. Etrafıma bakarken yerde yavru bir kedinin hareketsiz yattığını gördüm! Bir baba ve 3-4 yaşlarında ki oğlunun bu yavru kedinin başında Arapça bir şeyler konuştuğunu gördüm. Onlara Türk'çe anlayabileceklerini düşünerek kedinin durumunu sordum. Onlar beni anlamasalar da küçük çocuğun gözlerinde ki,kediye olan acıma ve endişeyi görünce bir problemin olduğunu anladım. Kediyi kontrol ederken yanıma gelen bir kişi; bu kedi için yapabileceğimiz bir şey yok,veteriner gördü ve iğne yaptı buraya bıraktık ölümünü bekliyoruz dedi. Ben de böyle şey olur mu? Bu kedi aç,gıdaya ihtiyacı var iğneye değil ve nasıl olurda ölümünü bekleyin diyebilir bir veteriner diyerek tepkimi gösteren bir serzeniş te bulundum. ve en yakın eczanenin nerede olduğunu sordum. Günlerden cumartesi ve bir bayram günüydü! yani nöbetçi bir eczane bulmalıydım ve zaman ile yarışarak bunu yapmalıydım. Çünkü yavru kedi de ölümle yarışıyordu! Caminin bahçesinden koşarak en yakın eczaneye kadar koştum. Koşarken bir yandan da içimden ' Allah'ım bu kediye şifa vereceksen bunun benim çabam ile olmasını nasip et,beni bu sevaptan mahrum etme'diyordum. Bulduğum kapalı eczanenin camekanında ki nöbetçi eczane ismini okuduktan sonra en yakınımda ki birisine tarif etmesini rica ettim ve aldığım tarifin yönünde koşmaya başladım. 500-600 metre kadar koştuktan sonra eczacı kişiden en büyüğünden bir şırınga istedim,parası ödeyerek ,yavru kedinin olduğu bahçeye koşarak dönüşe geçtim. Yol üzerinde gördüğüm bir büfeden bir adet süt,üç adet kesme şeker ve bir adet kağıt bardak aldım. Bahçeye geldiğimde , küçük çocuk ile babası,cami görevlisi ve bir kaç insanı yavru kedinin başında yapılabilecek hiçbirşey yokmuş edasında bekler buldum! Ben kağıt bardağa kesme şekerleri,sütü ve bir miktar suyu koyarak karıştırırken etrafımdakilerin bana boşa uğraşan kişi olarak acıyarak baktıklarını hissettim. Acaba ben de mi yavru kedi kadar acınası idim! Ya da tüm o insanlar mı acınası idi? Yer de ölümü bekleyen bir kedi için hiç bir şey yapmamayı seçmiş ve 'Estonya feribotu' sendromuna nazire edercesine otorite olarak kabul ettikleri! bir veterinerin her şey yapıldı ama ölecek sözlerini kabul eden o insanlarmıydı acınası olan? Süt,şeker ve su ile yaptığım karışımı yavru kedinin ağzına şırınga ile bir kaç defa verdim. İçimden koşarken ettiğim isteğimi de tekrarlıyordum ' Allah'ım bu kediye şifa vereceksen bunun benim çabam ile olmasını nasip et,beni bu sevaptan mahrum etme ' diyerek. Belki benim isteğim kabul oldu,belki de yavru kedi için hayat orada bitmeyecek ti ! bilemeyiz . Yavru kedinin hareket etmeye başladığını ve miyavladığını gördük, ben ve etrafımda ki acımayı seçen 'Estonya feribotu' sakinleri! Allah'a şükrettim ve yavru kediyi dakikalarca montumun içine alarak sardım. Benim bu ısrarcı davranışlarımdan sonra vakit namazından çıkan insanlar ile çoğalan kalabalık bir an da 'Estonya feribotu' modundan çıkıp yavru kediye yardım için sıraya geçmek istediler. Yavru kedinin yürümeye başlamasından sonra bir marketten sosis almaya gittim.Geldiğimde yardımsever! kalabalığın dağılmış olduğunu gördüm. Yavru kediyi yaklaşık 700 yıllık olan ve içi oyuk olan çınar ağacının içine koyarak sosisleri de yanına bırakarak oradan bir süre sonra ayrıldım. Bir iyiliğe sebep olmaktan duyduğum memnuniyet ile oradan ayrılırken,genovese ve estonya feribotu sendromunu bir arada yaşayabilen bir toplum ne zaman olduk diye düşünmeden de edemedim. 07-07-2016 Derda Yusa
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.