Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Düşünce özgürlüğüne inanmak bir ütopya mı?
Kitap üç hikayeden oluşuyor. İlk iki Hikayemiz Doğu Roma İmparatorluğunun İkonoklazma döneminde geçiyor? İkonoklazmayı kısaca anlatmak gerekirse; Doğu Roma İmparatorluğunda 726-842 yılları arasında İkonoklazma (tasvir kırıcılık) dönemi yaşanmıştır. İmparator III. Leo ile başlayan Theophilos'un 842 yılında ölümü ile son bulan kiliselerde heykel, resim, fresko, suretler vb. araçların kırıldığı, yok edildiği, freskoların üzerinin harçlar ile kapatıldığı çalkantılı, sancılı bir süreç olan ve yaklaşık 120 yıl süren bir dönemdir. Manastırlar, rahipler, keşişler kısaca ibadethaneler ve din adamları takibata uğramış, yeni ibadet şeklini kabul etmeyenler işkencelere maruz kalmış ve bir çok din adamı öldürülmüş, ibadethaneler yakılmıştır. Söz konusu tarihlerde ikona ile tapınma bir yasaklandı, bir serbest bırakıldı. Kraliçe Theodora (843) ile ikonolar geri gelmiş ve İkonoklazma dönemi bir daha geri gelmemek üzere tamamen bitmiştir. Hikayelere gelirsek... ADA: II. İkonoklazma dönemin'de 815 yılında geçtiğini ikinci hikaye ile birleşince anlıyorsunuz. Yani imparator V. Leo dönemi... İkonoklazma yeniden başlar, manastırlar askerlerin müdahalesi ile resim heykel ve ikonlardan temizlenir, keşişlerden ve rahiplerden yeni inanç sistemine bağlılık yemini etmeleri istenir... Bir manastırda Keşiş olan Andronikos yaşadığı ikilem sonucu eski inanç sisteminde kalmaya karar verir ve bunun için Marmara’da terk edilen bir adaya kaçar orada kendi kendine ilk defa inançla ilgili sorular sormaya başlar ve bulduğu cevaplar karşısında kendini, yaşamını yeniden tanır. Artık yıllarca gördüğü telkinlerle inandıklarını değil, gerçekte ne olduğunu bulmaya, öğrenmeye odaklanır. TEPE: Bu hikaye Theophilos'un döneminde geçiyor. Theophilos İkonoklazma döneminin en gaddar ve son imparatorudur. İoakim Andronikos'un arkadaşıdır. İoakim yeni inanç sistemine bağlılık yemini etse de eski inancını bir kenara atamaz ve gözünün önünde yapılan işkencelere dayanamadığı için İtalya'nın Ravenna kentinde yazıcı manastırına gönderilmesini ister. Orada kısmen daha rahattır. Yıllar sonra ikonoklazmanın biteceği ve resimlerle dua etmenin tekrar serbest olacağı bilgisi gelir. Ama İoakim düşle gerçek arasında gider gelir. Çelişkilerle dolu hayat, inanç, yaşamak üzerine Andronikos'un yaşadığına benzer sorgulamalar yapar. Ayrıca bu ikinci hikâyede Andronikos'un akibeti de yer alır. DUTLAR: Dut ağacının imgeleminde 1935 - 1960 yılları arasında İtalya, İstanbul, Ankara arasında geri dönüşümlü olarak geçen bir hikâye. İtalya'daki Mussolini'nin baskı iktidarı ile 1960 da Türkiye'de yaşanan darbe arasında kısa yaşanmışlıklar anlatılır. Yazara ve esere dair bir kaç cümle: İlk defa okuduğum bir yazar; konuyu önceden bilmeseydim anlamam çok zor olurdu. Konulara dahil olmaktan yana hiç sıkıntı çekmedim. Ancak Felsefenin ana teması olan düşünmek ve sorgulamak eylemini çok net görüyorsunuz. Yazım dili farklıydı alışık olduğumuz yazım dilinin dışında kelimelerle karşılaşınca başta zorlanabiliyorsunuz. Mesela Ansıyor- Anımsıyor, Alışkısı- alışkanlığı, duradurdum vb. Birde; kelime ekleri alışmış olduğumun dışında yazılmıştı gitmeğe, kalmağa, görmeğe, yapmağa sevmeğe gibi bu da dikkatimi çeken diğer bir konuydu, rahatsız oldum mu? Biraz kafam karıştı belki, ama iki yazımın da doğru olduğunu öğrendiğim için sıkıntı olmadı. Sonuç itibariyle Bilge Karasu'nun kalemini sevdim diğer eserlerini de zevkle okuyacağımı düşünüyorum, ama Roma dönemini bilmiyorsanız bu eserinden başlamanızı tavsiye etmem. Kitapla kalın efenim :)
Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı
Uzun Sürmüş Bir Günün AkşamıBilge Karasu · Metis Yayınları · 20191,617 okunma
·
123 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.