Gönderi

1976’da Londra’da yapılan ve büyük övgülere layık görülen İslâm Dünyası Festivali’nin organizatörü Paul Kehler, yerinde bir noktaya şöyle işaret etmiştir:23 “Doğal bir öze sahip oluşundan dolayı İslâm medeniyetinin geleneksel ve yaşayan gücü, gezegenimizin geleceğinde başka hiçbir medeniyetin oynamayacağı bir role sahiptir. İslâm dünyası ile Batı’ nın karşı karşıya gelmesi gerçekten ciddi ve önemli bir karşılaşmadır. Doğru bir yolda teşvik edilmesi halinde Batı’nın ruhsal ve ahlâkî yaşamında bir uyanış sağlayabilir ve İslâm dünyasına, bunu modern toplum ve medeniyetin her safhasında etken hale getirebilmesi için yeni bir güven kazandırabilir. Batı insanı, oldukça dar görüşlüdür. Karşılaştığı diğer kültürler ve insanlar ile ilişki kurmak konusunda adeta tamamıyla yetersizdir. Kendisini koskoca bir dünyanın merkezinde görerek bundan biraz kibirlenmektedir. Özgür olduğunu hayal ederek, dünyanın geri kalan bölümüne şöyle çağrılarda bulunmaktadır: “Kendinizi kurtarın. Geleneklerinizden sıyrılın. Bizim gibi olun. Modern insan olun.” Modern insanlar olarak bizlerin atalarımızın bilgisinden yoksun olabileceğimizi, farklı kanunlara uygun olarak tamamıyla farklı hareket edebileceğimizi savunan bu efsaneye karşı çıkılmalıdır. Batı insanı, halihazırda güvencesizdir. Muazzam bilim vé teknoloji beklentilerinin yanlış olduğu ispatlanmıştır. Batı insanı, ekolojik kriz denilen ve Batı insanını ruhsal, duygusal ve içdünya seviyesinde etkileyen kâhinleri, Batı’nın kopuşunu görmüş ve kişinin tamamıyla koptuğu, insanlara olan güvenini yitirdiği ve tüm yaşamının (doğumundan ölümüne kadar) adeta bir kâbusa dönüştüğü bir toplum tahayyül etmişlerdir.
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.