Dikkat spoiler içerir!
Size anlatacağım bir hikaye vardı Zweig’in Satranç ’ı ile ilgili, biz ilkokuldayken öğretmenimiz hapisteki bir adamın hikayesini anlatmıştı,”uzun zaman boyunca kapalı bir yerde mahkum olan bu adamın eline geçen bir kitap ile ilgili.Aşırı derecede merak ettiği halde uzun süre açıp bakmamış ve iyice merakı artmıştı, baktığında da bunun satranç stratejileri ile ilgili bir kitap olduğunu görünce de büyük bir hayal kırıklığı yaşamış ve yine uzun bir süre elini dahi sürmeden öylece uzaktan bakıp durmuş..” Size anlatacağım kısım; bunu onca yıl geçmesine rağmen bu hikayeyi unutmamış olmam.O zamanlar öğretmenimiz bize bu hikayeyi anlatırken belki de yazardan da bahsetti fakat ben hatırlamıyorum..Aslında çoğumuz böyleyiz ta çocukluktan bu yana muhakkak unutamadığımız birilerinin ya da öğretmenimizin ( genellikle öğretmen olur çünkü çocukken en çok sözüne inanıp güvendiğimiz, değer verdiğimiz kişi öğretmenimiz oluyor) anlattığı ve bizim unutmadığımız(kısmen de olsa) bir hikaye vardır.Benim de yıllarca unutamadığım ve etkisinde kaldığım hikayelerden biri buydu..Sizin de varsa böyle çocukluktan kalma hikayeniz siz de yorumlarda benimle paylaşabilirsiniz, okumak isterim.
Satranç kitabı için değil sadece (hadi bunu ilkokulda öğretmen anlattı) diğer kitapları için de aynı şeyi hissediyorum, daha önce okumuşum gibi geliyor nedense..Öyle evrensel bir dille yazılmış ki ya da içtenlikle mi desem, bunu nasıl dile getirebilir insan.Sonuna kadar sabırla okuyana da okumayana da teşekkür ederim.