Gönderi

Tüm Alıntılarım
”Geçmişini hatırlamayanlar onu tekrar yaşamaya mahkümdur.” & Başarı,şevkini hiç kaybetmeden bir başarısızlıktan diğerine geçebilme kabiliyetidir. -W|NSTON CHURCHILL & Naip devam etmişti. Aynı kurallar terörizmde de geçerlidir En tehlikeli teröristler aslında bombaları yapanlar değil, çaresiz topluluklara nefret aşılayan ve emrindekileri şiddet içerikli eylemlerde bulunmayı teşvik eden nüfuz sahibi liderlerdir. Kolay etki altında kalan insanları hoşgörüsüzlük, milliyetçilik veya kin aşılayarak dünyayı altüst etmek, tek bir güçlü ve kötü' insana bakar." & Naip, ona açıklamaya başlamıştı. ”Sen asker adamsın amiral. Savaşta tetiği çeken genç askerin gerçek katil olmadığım en iyi sen  bilirsin. O, kendinden daha güçlü kimselerin işini gören bir piyondur. & Kral, ”Memento mori,” diye fısıldamıştı. ”Ölüm aklından çıkmasın. En büyük güce sahip insanlar için bile hayat kısadır. Ölümü yenmenin tek bir yolu vardır, o da insanın hayatını bir şaheser haline getirmesidir. Şefkat göstermek ve yürekten sevmek için her fırsatı değerlendirmeliyiz. Annendeki cömertliğin sende de olduğunu gözlerinde görüyorum. Vicdanın kılavuzun olsun. Önünü göremediğimde sana yolu kalbin göstersin.” & Papa bu defa, ”Amiral Avila,” diyerek doğrudan ona hitap etmişti. "Yaşadığın trajik kaybın, affediciliği aştığına inanıyorum. Duyduğun hırs, intikam almak için duyduğun haklı arzu, diğer yanağım dönmekle yatıştırılamaz. Zaten Öyle olmamalı! Çektiğin acı kendi kurtuluşunun ölçütü olacak. Bizler burada seni desteklemek için varız! Seni sevmek için buradayız! Yanında durup, öfkeni dünyanın yararına kullanacağın bir güce dönüştürmene yardım etmek için buradayız! Tanrı’ya şükürler olsun'." & ”Düşmanlarınız mı var? Güzel. Demek ki hayatta bir şeylerin mücadelesini vermişsiniz.” & Suresh, ”Siyaset görüntüden ibarettir," dedii. & Ardından ona İncil'den okumaya ba şlamıştı: ”Kötü insana karşı koyma. Sağ yanağına vurana diğer yanağını dön. Düşmanlarını sev, senden nefret edenlere iyilik yap, sana lanet okuyana dua et., Sana kötü davrananlar için merhamet dile.” & Franco sembolü Yirminci yüzyılın ortalarında İspanya’daki pek çok yere ışlenmlş bu sembol, acımasız rejimiyle milliyetçiliği, otoriterliği, militarizmi, antiliberalizmi ve Nasyonel Katolikliği savunan aşırı muhafazakâr diktatör General Francisco Franco ile eşanlama geliyordu. Garza bu eski sembolde, yan yana geldiğinde Latince bir kelimeyi oluşturan altı harf bulunduğunu biliyordu. Bu kelime Franco'nun kendini nasıl gördüğünü mükemmel biçimde tarif ediyordu. _ Muzaffer anlamına gelen Victor. Gaddar, vahşi ve uzlaşmasız Francisco Franco, Nazi Almanyası ile Mussolini İtalyası’nın askeri desteğiyle başa geçmişti. 1939'da ülkenin tüm idaresini ele geçirmeden ve kendini Führer’in İspanyolcadaki karşılığı olan El Caudillo ilan etmeden önce binlerce muhalifini öldürtmüştü. İç Savaş sırasında ve diktatörlüğünün Ilk yıllarında ona muhalif çıkmaya cüret edenler, tahmini üç yüz bin kişinin katledildiği toplama kamplarında kaybolmuştu. Kendini ”Katolik İspanya’nın” savunucusu ve tanrıtanımaz komünizmin düşmanı diye tanımlayan Franco, erkek egemen bir mentalite gütmüştü. Kadınları kamudaki tüm idari mevkilerden çıkartmış, üniversitelerde öğretim üyesi olma, hâkimlik yapma, banka hesabı açma, hatta tacizkâr bir kocanın elinden kaçma hakkını bile ellerinden almıştı. Katolik öğretisine göre kıyılmayan tüm nikâhları feshetmiş, diğer kısıtlamalarla birlikte boşanmayı, dogum kontrolünü, çocuk aldırmayı ve eşcinselliği yasaklamıştı. Neyse ki artık her şey değişmişti. Bununla birlikte Garza, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini ulusun ne kadar çabuk unuttuğuna şaşırdı. Franco’nun ceberut yönetiminde olan biten her şeyi ulusal çapta ”unutmak" için varılan siyasi uzlaşma -pacto de olvido-, ispanya’daki okul çocuklarına diktatör hakkında çok az şey öğretildiği anlamına geliyordu. Ülkede yapılan bir anket, ergenlerin aktör James Franco’yu diktatör Francisco Franco’dan daha çok tanıdıklarını ortaya çıkarmıştı. & Kopernik mı? Edmond asla mütevazı biri olmamıştı ama amk bu iddia abesle iştigaldi. Nicola Kopernik, gezegenlerin güneş  etrafında döndüğünü söyleyen güneş merkezli modelin babasıydı. Tanrı'nın yarattığı evrenin merkezinde insanın olduğunu Söyleyen Kilise öğretisini 1500'lerde yerle bir eden bir devrim başlatmıştı. Buluşu Kilise tarafından üç yüz yıl boym Yasaklanmış olsa da yeterli hasarı vermiş,  & Langdon, umarım Ludwig van Beethovén'a hakkını verirler, diye düşündü. Kemik iletimi teknolojisinin asıl mucidi bu on sekizinci yüzyıl bestecisiydi. Kulakları sağır olduktan sonra piyanosuna bağladığı metal çubuğu, çalarken ısırarak çene kemiğindeki titreşimler sayesinde mükemmel biçimde duymayı başarmıştı. & Burası daha Önce Langdon’ın gördüğü hiçbir müzeye benzemiyordu. Ses yutan malzemelerle elde edilen her zamanki saygılı sükünet yerine, müze taştan ve camdan sızan seslerin mırıltılı yankılarıyla can buluyordu. Langdon’a tanıdık gelen tek şey dilinin gerisindeki steril tattı. Müze havası dünyanın her yerinde aynıydı: Tüm parçacık ve oksidanlardan titizlikle arındırıldıktan sonra yüzde kırk beş nem oranına ulaşacak şekilde iyonize suyla nemlendirilirdi. & * Langdon gülümsemişti. Tipik Edmond. ”Bilim ile din rakip değildir. Onlar aynı hikâyeyi anlatmaya çalışan farklı dıllerdır. Bu dünyada ikisine de yer var,” diyerek fikrini belirtmıştı.
·
57 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.