Gönderi

160 syf.
·
Not rated
Akif Emre’nin sanırım Bütün Eserleri Dizisi’nin 6. ve son kitabı: İstanbul’u Yeniden Düşünmek ve Erguvanname. Son iki yılda altı kitabını da su içer gibi okuduğum, fazlasıyla not aldığım, dersler çıkardığım, ufkumu açan, dünyaya ve olaylara bambaşka pencerelerden bakmamı sağlayan Rahmetli Akif Emre’nin son kitabı İstanbul’a yönelik yazılarının hülasasından oluşuyor. Akif Emre yazılarını okurken entelektüel bilginin ve ilginin nasıl olması gerektiğini görüyoruz. Bir sorunu ve derdi olan, düşünce insanıyla karşı karşıyayız. Kimsenin önemsemediği konuları gündemine alan ve dertleriyle dertlenen bir insan Akif Emre. Özellile bu şekilde yazılarını arka arkaya okuyunca “hep aynı konuları yazmış” gibi sığ bir yorum aklınıza gelebilir fakat bu yorum gerçekten sığ bir yorum olarak kalır. Çünkü adamın derdi var ve bunu sürekli gündeminde tutuyor, çözüm arıyor hatta yolda birlikte yürüyebileceği yürekler arıyor. Ve maalesef yalnız kalıyor. Gündelik siyasetten, popüler kültürden biraz sıyrıldığımızda görebileceğimiz ve toplumsal problemlerimize daha yakından bakabileceğimiz konuları önümüze koyuyor Rahmetli Akif Abi. Kitap isminden de anlaşılacağı gibi iki bölümden oluşuyor. Birinci Bölümde; İstanbul’u Yeniden Düşünmek üzerine kafa yormuş Akif Emre. Şehir, şehrin ruhu, şehrin toplumsal hafızamızdaki yeri, İstanbul; tarihi ve kültürüyle, geçmişten günümüze seyri, değişimi, dönüşümü. Akif Emre’nin hayalindeki İstanbul’u, İstanbul’dan beklentisini okuyoruz satırlarda. Yazıların tarihleri farklı farklı olmakla birlikte ard arda okuyunca bir bütünlük arz ediyor. İşte bu önemli bir ayrıntı: Akif Emre kafasına geldiği gibi yazmıyor, bütün bir resmin, parçalarını sunuyor her bir yazıda, en sonunda bir bütün ortaya çıkıyor ki buna yazarın zihin sistematiği de diyebiliriz. Konuyu öyle güzel aktarıyor ki bu zihninde bütün olmasından ve her yönüyle düşünmüş, özümsemiş olmasında kaynaklanıyor. Günümüzde köşe yazarlarının gündelik siyasete ve popüler kültüre düşmesinin olumsuz bir sonucu, bütüncül düşünceden yoksun kalmaları. Akif Emre’de böyle bir problem yok, çünkü Aki Abi, zihninden gönlüne indirmediğini yazmıyor, bir derdi var ve derdine çözümler bulmak yolunda bir karınca misali ilerliyor. Yavaş fakat emin adımlarla. İkinci bölüm ise İstanbul’un göz ardı edilen sembolü, erguvanlar. Sekiz yazıyla erguvanları Akif Emre’nin gözüyle görüyorsunuz, içindeki coşku ister istemez size de yansıyor. Benim açımdan bu bölüm kitabın sonuna daha doğrusu Rahmetli Akif Abi’yle hasbihal etmenin sonuna yaklaştığımı gösteren hüzünlü bir gösterge olması açısından, fazlasıyla duygusal ve üzücüydü. Eski bir dostla hasret gidermek gibiydi Akif Emre Külliyatını okumak fakat şimdi bitti. İster istemez insanı hüzne boğan bir durum bu. Bundan sonra ne zaman özlesem bir kitabına yeniden başlayacağım sanırım. Ara ara Akif Abi’nin uyarına ihtiyacım olacak diye düşünüyorum. Hatta hepimizin yoğun hayatlarımızda soluklanıp, nefes almak için ve hatta kendimize çeki düzen vermek için hayatta molalar almamız gerekiyor. Ben bu molaları birer check-up gibi Akif Abi ile alıp, kendimi kontrol edeceğim. İstanbul’u Yeniden Düşünmek ve Erguvanname, kitaptan bağımsız olarak ben de bu duyguları uyandırdı. Fakat kitapta özellikle şehir ve zihniyet açısından alınması gereken çok önemli dersler var. Almasını bilene, hataları görüp kendisine dert edinene…
İstanbul'u Yeniden Düşünmek ve Erguvanname
İstanbul'u Yeniden Düşünmek ve ErguvannameAkif Emre · Büyüyen Ay Yayınları · 201968 okunma
··
191 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.