Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

880 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Lazarus'un Dirilişi
"İsa ona, «Diriliş ve yaşam ben'im» dedi. «Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır." Yuhanna- Bölüm 11 * Suç Raskolnikov, hukuk okuyan bir üniversite öğrencisidir. Babası yoktur, annesi ile kız kardeşinin ve haliyle kendisinin de maddi durumu kötüdür. Okulu bırakmak zorunda kalır. İçine kapanık ve arkadaşı yok denecek kadar azdır. Bununla birlikte çok da okuyan biridir. Sosyalizm üzerine makalelerin ve Darwin'in evrim teorisinin de içinde bulunduğu dönemin etkili fikirlerini okumuştur. Lakin maddi zorluklar ve kız kardeşinin de yanında çalıştığı ev sahibinden zorbalik görmesi, sonrasında da sırf zengin diye ve kendisi, ailesi için kız kardeşinin biriyle evlenmeyi kabul etmiş olmasi ve onun kendi iç dünyasının karamsar, kaotik atmosferi onu adeta boğmaktadir. Nitekim Dostoyevski, onun odasının tasvirini yaparken aslında odanın değil, Raskolnikov'un bu iç dünyasının tasvirini yapmış gibidir. Bunlara ek olarak Raskolnikov, Tanrıya inanmayan biridir. Raskolnikov, yukarıda kısa bir özetini verdiğim karamsar atmosferden çıkış bileti olarak kendince bir 'felsefe' üretir. Evet, buna felsefe diyebiliriz. Nitekim Raskolnikov bunun üzerinde uzun uzun düşünür. Raskolnikov, eşyalarını rehin bıraktığı tefeci yaşlı kadını öldürmeye karar verir ve bunun üzerinde oldukça uzun düşünür. Ancak sadece düşünmesi bunu yapmasında yeterli olmaz. Adeta 'kader' onu oraya bunu yapması için sürükler. Burada Raskolnikov'un felsefesine deginmemiz gerekir: Sezar, Büyük İskender, Fatih Sultan Mehmet ve özellikle 'Napolyon' tarihte büyük izler bırakmış ve insanların saygıyla andığı simalardır. Hepsinin hedefleri vardı ve hepsi 'üstün' insanlardi. Ve hedeflerinin önünde 'aşağıdaki' insanları yeri geldiğinde ve çoğunlukla adeta ezip geçmişlerdir. Bundan da önemlisi hickimse onları bundan dolayı yargilamaz. Yoksa onların yani üstün insanların buna hakları var mıdır? Dur dur, üstün insan var mıdır? Tabiki vardır, tarih bunu söylemiyor mu bize, evet! Hem suç nedir ki, suç bireyden değil çevreden kaynaklanmaz mi? Sosyalist makaleler onu demiyor mu? Dur dur hepsini bir araya getir... Evet, doğru ve işte bu! Üstün ve aşağıdaki insanlar var. Üstün insanların ürettiği yasalarla asagidaki insanlar idare edilir, üstün insanlar sayesinde asagidaki insanlar da dahil olmaz üzere dünya dizayn edilir. O zaman bu üstün insanların yeri geldiğinde aynı bir Fatih gibi bir Sezar gibi bir Büyük İskender gibi ama özellikle bir Napolyon gibi aşağıdakileri öldürmeye hakları da vardır. Peki ben yani Raskolnikov, neden üstün insan olmayayım?! Neden bu eşiği aşmayayım, evet evet, bu mesele maddi imkansiliklarim veya Dünya'nın zengin biriyle ailesi için evlenmesi meselesi değildir. Bu üstün insan olma meselesidir ve yeni, ideal düzen kurma meselesidir. Ama önce eşiği geçmem yani tefeci yaşlı kadını öldürmem gerekiyor. O sadece bir simgedir... Ancak Lizavetta, sen nereden çıktın ki!! Velhasıl, bir kişinin ölümünü(cinayetini), bin kisinin veya bir milyon kişinin ulaşacağı refah, iyilik ve mutluluk temizleyebilir mi? Başka şekilde sorarsak, kamuoyunun kötü olarak gördüğü veya sıradan insanların ölümü, daha büyük işler ve çoğunluğun iyiliği için göz ardı edilebilir mi? Raskolnikov buna evet dedi ve o dönem Rus'un bir yandan istediği gibi Napolyon olmak istedi. Ama eşiği geçebildi mi gerçekten? * Ceza Raskolnikov işlediği cinayetten sonra hiç de beklediği ve düşündüğü gibi bir tablo ile karşı karşıya kalmaz. Artık daha yalnızdır ve daha nefret doludur. Herkesten iğreniyordur hatta annesi ile kız kardeşini de evden gönderir, onlara da soğuk davranır. Günlerce sıtma nöbetleri geçirir. Bir ölü gibidir. Beklenmeyen gelişme nedeniyle doğru düzgün soygunu bile yapamamıştir. Bu iğrenme ve yalnızlık duygusunun kaynağı bilakis kendisidir ve suçu giderek onu boğar. Bu sırada, cinayete giden yolda kaderin kendisini yönlendiren bir adımı olan eski memur ve bedbaht bir haldeki sarhoş Marmeladov'un kötü yola düşmüş kızı Sonya yardıma koşar diyebiliriz. Raskolnikov aynı kendisi gibi Sonya'yi da topluma başkadırmis bir kişi olarak görür. Belki de kitabın en kritik noktası da Raskolnikov ile Sonya arasındaki bir diyalog sırasında geçer. Raskolnikov, Sonya'ya ikisinin benzer olduğunu ve cinayet işlediğini söyler. Onun da kendisi ile birlikte gelmesini söyler. Sonya'ya ne yapmasını gerektiğini sorar ve aslında daha önemlisi ondan Incil'den Lazarus'un dirilmesi kısmını okumasını söyler. Tanrıya inanmayan Raskolnikov'un ansızın garip isteği... Dostoyevski'nin usta işi psikolojik tasvirleriyle Raskolnikov'un vicdanıyla mücadelesini, gitgellerini ve geçirdiği nöbetleri onunla neredeyse eşdeğer yaşıyoruz. Raskolnikov'un bu mücadelelerinde onu yönlendiren önemli bir etken de sorgu yargıcı ile olan diyaloglaridir. Bir yerde artık köşeye sıkışmışken Raskolnikov'un imdatına, cinayeti işlediğini itiraf eden bir kişi yetişmiş olur. Ancak geçen süreçte Raskolnikov belki paçayı adaletten kurtarmış gibi gözükse de insanın daimi adaletinden, yargıcından kacamamistir: Kendi vicdanı. Burada şunu da belirtmek lazım, Raskolnikov'un tam manasıyla tefeci yaşlı kadını öldürmekten vicdan azabı duyduğunu da soyleyemiyoruz. Daha çok Raskolnikov'un vicdanında onu paramparça eden konu, felsefesinin yerle yeksan olmasıdir. Çünkü Raskolnikov eşiği geçmemistir. Kendisine uzun uzun düşünerek kurduğu ideal düzen ve ülkü daha başında darmadağın olmuştur. Tabi, Raskolnikov da darmadağın olmuştur. Adeta boşlukta sallanan bir tüy gibi yavaş yavaş aşağıya düşer ancak bir türlü dibi göremez, sürekli düşmektedir. İşte Raskolnikov'un tam manasıyla dibi görmesi gerekmektedir. Kader onu oraya götürecektir. * Raskolnikov Sibirya'dadır artık, Sonya ile birlikte... Aldığı cezayı çekerken Raskolnikov tamamen sessizliğe gömülmüştür. İşini yapıyordur ve bundan memnundur. Çünkü yogun tempolu iş onun bir an için de olsa düşüncelere dalmadan rahatça uyuyabilmesini sağlamaktadır. Ancak Raskolnikov'un derin içe bakan muhakemeleri sürmektedir: Artık idealleri yoktur, ülküsü yoktur. Normalden daha az bir ceza almıştır. Yaklaşık yedi sene sonra dışarda olacaktır. Kendisini bekleyen, onu seven bir kadın da vardır. Ancak neden yaşamalıdir ki? Neden bu hayata katlanmalidir? Hiçbir hedefi, amacı yoktur. Hayata dair tüm heyecanını yitirmistir. Bu sırada kritik bir olay olur: Diğer mahkumların dinsiz olduğu için saldırısına uğrar. Ancak Raskolnikov onlara hiç dinsiz olmasından bahsetmemistir, onlarla bu konuda hiç komusmamistir. Kader onu sürüklemeye devam mı ediyor? Cevap yastığının altındaki Incil'den gelir. Bu Incil'i kendisi Sonya'dan istemiştir. Aynı Lazarus'un dirilmesi kısmını nedensizce istemesi gibi istemiştir bunu da ve bir gün yine düşünürken etrafındakileri İbrahim peygamberin gördüğü gibi görmüştür diyebiliriz. Kader onu nihai noktaya getirmiştir. Raskolnikov İsa'yla buluşmuştur tekrardan ve diger mahkumları artık taniyordur. Onlar artık kendisine yabancı gelmiyordur. Raskolnikov yani Dostoyevski Isa'yi bulmuştur gerçek manada. "Bunları söyledikten sonra yüksek sesle, «Lazar, dışarı çık!» diye bağırdı. Ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü bezle sarılmış olarak dışarı çıktı. İsa oradakilere, «Onu çözün ve bırakın gitsin» dedi." Yuhanna- Bölüm 11 * Normalde bu konuyu Dostoyevski dışında biri ele alıp bir roman yazmış olsaydı muhtemelen benim üzerimde Amak-ı Hayal etkisinden fazlasını yapamazdı. Ki Amak-ı Hayal hiç beğenmediğim ve çok basit, uçuk bulduğum samanyolu dizisi havasında bir kitaptı. Suç ve Ceza'da aslında basit bakarsak Raskolnikov adında Tanrıya inancı olmayan bir gencin geçirdiği süreç içinde Tanrıyı bulması diye görebiliriz. Ancak bir edebiyat üstadı olan Dostoyevski'nin elinde bu konu daha derinlik kazanıyor, suç ve ceza kavramı üzerine, Rus halkının içinde bulunduğu hal üzerine ve birey bazında dönemin atmosferinin etkileri üzerine mükemmel bir esere dönüşüyor. Ustaca psikolojik tasvirler ile her karakterin ne düşündüğünü ne hissettiğini ve olaylar, kişiler karşında ne hallere girdiğini birebir onlarla beraber düşünüyor ve hissediyoruz. Şahsen ben kitabın her satırından oldukça haz aldım. Bu hissi aldigim kitap sayısı çok azdır. Ve bu hazzı aldığım eserlerin başında şu an Suç ve Ceza gelmektedir. Dostoyevski'nin en büyük eseri Karamazov Kardeşler olarak kabul edilir ve öyledir. Ancak Suç ve Ceza benim için ayrı bir yerdedir. Keyifli okumalar
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Sonsuz Kitap · 2009159,8bin okunma
··
201 görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Belki 20 yıl oldu bu kitabı okuyalı. Aklımda tefecinin evindeki baltalı sahneden başka bir şey yok. İncelemeni okuyunca belli bir birikimden sonra kitabın tekrar okunmasının şart olduğunu anladım. Ellerine sağlık.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Benim de ikinci okuyusum, ilki ortaokul yillarimdaydi. Dediğin gibi belli birikimden sonra tekrar okuyunca ekstra haz veriyor eser. ☺
Bu yorum görüntülenemiyor
Murat Tarım okurunun profil resmi
Çok muazzam bir inceleme, kalemine sağlık!
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.☺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.