Gönderi

NURİ BİLGE CEYLAN VE SENARİST'İN 1. BULUŞMASI
Bir masada oturmuş elimdeki yeşil deftere bakıyordum, hayalimde bir kağıt parçasının can buluşunu izliyordum adeta. içimde tarifi imkânsız bir mutluluk vardı. belki de hayatımda ilk defa kendimi, mutluluğa bu kadar yakın hissediyordum. İçimdeki heyecana engel olamadığım için 2 saat erken gelmiştim...yanımda ise, senaryonun gerçek metaforu olan matruşka vardı.Nedenini bilmiyorum ama bu meteforun benim duygularımı tamımlamak için en doğru şey olduğuna inaniyordum. Kim bilir daha önce hiçbir filmde kullanılmadığı içindir, belki de yanılıyorumdur, ama izlediğim hiçbir filmde ; yazdığım senaryodakine benzer bir metafor kullanılmadığına eminim; çünkü bu, her şeyden önemli, ki bana göre özgünlük budur, hiçbir filmden araklamadığın , hiçbir kitabın içersinden çalmadığın, ve hiçbir şarkıdan esinlenmediğin fikir, senindir! O fikir artık sapına kadar senindir! Peki böyle bir şey gerçekten mümkün olabilir mi? Salt bir özgünlüğü yakalamak sanırım imkânsız bir durum... özgünlük ancak birbirmizin farklarını yansıtabildiğimiz kadar mümkün olucaktır.. salt ve tek başına bir özgünlükten bahseden sanat eseri, bence kıymeti olmayan bir eserdir. tıpkı diğerleri gibidir o eser de., ...mazlum, çaresiz ve yapayalnız!... Kim bilir, belki de benim eserimde öyledir, içimde bir mutluluk olmasına rağmen, yaptığım bu eserin canlı bir organizmaya dönüştüğünü düşündükçe, içim ürperiyordu , bunu anlatmam mümkün değil. Kendimi bildim bileli, hayattan beklediğim tek bir şey var: İçimdeki tarif edemediğim açmazların çözülmesi... çözülsün artık her şey teker teker. aydınlığa kavuşmamış tek bir karanlık noktam kalmasın istiyorum, içimdeki bu tarifi imkânsız sesler, artık bir şarkıya dönüşsün istiyorum ... Kurguladığım bu düşünce metaformozu, "Garsonun bişey içer misniz?" sorusu ile birdenbire yıkıldı,.evet bir su alayım lütfen, dedikten sonra kapıda Yönetmenin eşi EBRU hanımı gördüm, el işareti yaptıktıktan sonra masaya davet ettim...tanişma faslından sonra yönetmenin nerede olduğunu sordum: Birazdan geleceğini söyledi. her zamanki gibi bir hayal kırıklığı olduğunu düşündüm, içimden umarım gelirken bir trafik kazası geçirmez diye düşündüğüm tam o sırada: EBRU: merak etmeyin, fazla gecikmez, ve ayrıca çalışmanızı çok beğendik , Nuri Bilge Ceylan ise bu kurguyu hayran oldu , ilk çalışmanız öyle değil mi? Gerçekten iyi bir iş çıkarmışsınız sizi kutluyorum... Senarist: teşekkür ederim bu güzel sözleriniz için; çok mutlu olduğumu söylemeliyim, ayrıca benim hakkımda bilmeniz gereken bir şey daha var; oda övülmeyi hiç sevmediğimdir.; yine de beni yanlış anlamanızı istemem, tekrar teşekkür ederim.. Şu an mutlu muyum, tam bilmiyorum; fakat bu sözleri Nuri Bilge Ceylan'dan duymak hiç fena olmazdı!... EBRU: merak etmeyin dedim yaa, az sonra burda olur.. ...yaklaşık 37 dk. sonra Nuri Bilge Ceylan geldi, karşımdaki masaya oturdu, EBRU onun yan tarafına geçti ve elindeki defteri çıkarıp not tutmaya başladı. NBC :geç kaldığım için üzgünüm, umarım affedersiniz beni ; çünkü gerçekten geç kalmaktan nefret ederim! Senarist: önemli değil gerçekten, hiç önemli değil, aradaki boşlukları EBRU hanımla doldurduk, şimdi senaryo hakkında konuşmaya başlayabiliriz. NBC: Nerden başlayacağımı bilmiyorum ;ama size karşı dürüst olucağım bundan şüpheniz olmasın, kurgu baştan sona muhteşem gerçekten, matruşka meteforu olağanüstü ; fakat beni az çok tanıyorsınuz, hissetmediğim hiçbir filmi şu ana dek yapmadım, benim içimden bir parça olmalı senaryo, zaten filmlerimdeki kurguladığım dünyalar bana ait, hepsinin, metin yönetmeni, aynı zamanda görüntü yönetmeni benim... gelgelelim, bu senaryoyu hayata geçirmek benim için oldukça güç! Bunun için inanılmaz bir bütçe gerekli, ciddi bir sermaye gerekli, film şirketinin bana verdiği bütçe ile ; ancak düşük senaryolu işleri kotarabiliyorum.. KASABA filmini izlemişsinizdir; neredeyse sıfır bütçe ile çekildi. Umarım durumu anlatabildim. SENARİST: sizin kendinizi anlatmanıza hiç gerek yok, zaten her şeyi biliyorum.
··
19 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.