Gönderi

520 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Martin Eden-Jack London
Kitabı tek cümleyle özetleyecek olsam şöyle özetlerdim: Bazı şeyleri herkes göremez; bazı şeyleri ise neredeyse herkes görür ama bu kez de herkesin gördüğü ve bildiği şeyleri herkes dile getiremez; bundan çekinir. Böylesi durumlarda insanlar toplumun geneli nasıl davranıyorsa davranışlarını ona göre şekillendirmeyi doğru bulur. İşte Martin Eden, herkesin söylemeye çekindiği bazı gerçekleri dile getirmeyi başarmış, en azından bunu denemiş olan bir kişinin hikâyesidir. İnsanlar kitaplarda kendilerini buldukları ölçüde o kitaplara kendilerini daha yakın hisseder, kendilerinden parça buldukları karakterlerle aralarında ilişki kurarlar ve bu, kitaptan aldıkları tadı önemli ölçüde artırır. Kim bilir belki siz de Martin Eden’ın Ruth’a beslediği aşka benzer bir aşk beslemiş daha sonrasında Martin Eden’ın bırakılmasına benzer bir bırakılış belki bir terkediliş yaşamışsınızdır. Bu da zaten çok oturaklı ve okuması zevkli bir roman olan Martin Eden’ı daha da fazla sevmenize yol açabilir. Yine de bu kitabın Türk dizilerinde görmeye alıştığımız türden bir “zengin kız fakir oğlan” ya da “fakir ama gururlu bir genç” hikâyesine indirgenemeyeceğini belirtmekte fayda var. Martin Eden henüz denizci bir gençken yalnız romanlarda ve gazetelerde gördüğü gösterişli ve burjuva sınıfına ait yaşamla bir mahalle kavgasından kurtardığı arkadaşı Arthur vasıtasıyla tanışır. Bu toplumun üst sınıfına ait insanlarda kusursuzlaştırdığı insan tahayyülünü Arthur’un kardeşi Ruth’ta cisimleştiren Martin kendini Ruth’a âşık bir vaziyette bulur. Ancak gerek burjuvaziye gerekse de Ruth’a beslediği duygular onları daha iyi tanıdıkça ve onlarla daha fazla vakit geçirdikçe değişecek, dışarıdan kusursuzmuş gibi, önemli kişilermiş ve yüksek seviyede bir kültür düzeyine sahipmiş gibi görünen bu insanların aslında ne kadar boş düşüncelere sahip olduğunu anlayacak, aldıkları onca eğitimin nereye gittiğini kendi kendine soracaktı. Ruth’a ve onun ait olduğu sınıfa layık olabilmek için kendini geliştirmek adına giriştiği mücadele sonucunda Martin, lise eğitimi dahi bulunmamasına rağmen üniversite eğitimlerini tamamlamış ve üst düzey mevkilerdeki yerlerini almış birçok insandan daha ileri seviyede bir düşünce yetisine sahip olduğunu görmüş, bu sınıftaki insanların toplumun dayattığı kurallar dışında özgün hiçbir şeye sahip olmadıklarının farkına varmanın şokunu yaşamıştır. Martin Eden burjuva sınıfından insanları tanıdıktan sonra yaşadığı hayal kırıklığını dile getirmekten geri durmamış, Ruth’un kendisini şekillendirme çabalarına karşı gelmiş, Ruth’u hayatı yaşamaktan korkmakla ve sosyal normları aşka yeğlemekle eleştirmiştir. Burjuva sınıfının kendisine dayattığı şeylere, eğer Ruth’la evlenmek istiyorsa düzenli bir iş bulup hayatını kazanması ve yazar olmak gibi boş hayaller kurmaması gerektiğine dair isteklere karşı çıkan Martin Eden açlık çektiği zor günlerde kendisini yalnız başına bulmuştur. Daha sonrasında mücadelesini nasıl devam ettirdiğini görmek isteyenlere daha fazla bir şey söylemeden bir an önce kitabı okumaya davet ediyorum. Son olarak kitabın en önemli noktalarından birine değinerek incelemeyi bitirmek istiyorum: Kitabın içerisinde burjuva sınıfından insanlar kendilerine eleştiri yönelttiği için Martin Eden’ı sosyalist olmakla suçlamasına rağmen tam aksine Martin bireyselliği ön plana çıkarmış ve güçlü olanın ayakta kalması gerektiğini savunan bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Kitap Herbert Spencer, Charles Darwin ve Nietzsche gibi düşünürlere de atıfta bulunarak Martin Eden’ın yaşadığı zihinsel dönüşümü bizlere sunmaktadır.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,8bin okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.