Gönderi

Atatürk'ün 1921-1938 döneminde çesitli vesilelerle ortaya koyduğu ulusal eğitim üzerindeki görüslerinden Atatürkçü ulusal eğitim siyasetinin temel ilkelerini aydınlığa çıkarmak mümkündür. Bu ilkeleri söyle saptayabiliriz: c Yabancı fikirlerden, Doğu'dan ve Batı'dan gelecek etkilerden arınmıs bir ulusal eğitim programı, c Yurt çocuklarının, bütün öğretim evrelerinde iktisadi hayatta yararlı ve etkili olacak biçimde donatılması, c Cehaletin ortadan kaldırılması, yurttasların tümünün okur-yazar duruma getirilmesi, c Okulun eğitim ve öğretimde bir "merkez" olarak ele alınıp değerlendirilmesi, bağımsızlığın korunmasında görevler yüklenmesi, c Bilimin ve tekniğin, baska bir deyisle akılcı dünya görüsünün baslıca kılavuz olması, c Ulusal eğitimde basarının iki kosulu: a) Toplumsal hayatın gereksinmelerine uygunluk, b) Çağdas gereklere bağlılık. c "Düsünce özgürlüğü" de diyebileceğimiz bilim ve teknik için belli, sınırlı bir kaynağın kabul edilmemesi, c Türkiye'de gerçek zaferin ulusal eğitimle sağlanabileceği, c Bilginin insan için bir süs, bir buyurma aracı ya da uygar bir zevk yerine basarıya ulasmada ise yarar bir aygıt haline getirilmesi, c "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" kusaklar yetistirilmesi, c Ulusları kurtaranların öğretmenler olduğu, öğretmenlerin basarısının "Cumhuriyet"in basarısı sayılacağı, c Gerçek yol göstericinin bilim ve teknik olduğu, c Öğretim birliğinin, ilköğretimin genel ve zorunlu olması ilkesiyle birlikte temel araçlar arasında sayılması, c "Millet Mektepleri"nin daha genis ölçüde devam ettirilmesi, c Üniversitede ve ulusal eğitimde köklü tedbirlerle yürünülmesi, c Büyük kalkınma savasının istediği teknik elemanların yetistirilmesi, c "Eğitmen okulları" diye söz ettiği "Eğitmen Kursları"nın basarılarının arttırılması, c Türkçe terimlerle kitap yazılmasının önemi, c Türk ulusunun dinamik ülküsünün varlığımızı yükseltmek olduğu, bunun için de fikir ve eylemi birlikte yürütme zorunluluğu. Önemli olan, ulusal eğitimin Atatürkçü ilkelerinin saptanması değil bu ilkelerin ulusal eğitimimizde ne ölçüde uygulama olanağı bulabildiğidir. Konu bu açıdan ele alınacak olursa Atatürkçülük savlarının çoğu yerde "hava"da kaldığı, Atatürk'e karsı bir Atatürkçülük politikasının izlendiği görülecektir. Ulusal eğitim alanında olduğu kadar baska alanlarda da karsımıza çıkan bu temel çeliski ortadan kaldırılmadıkça ne söylense ve yazılsa bosunadır. Atatürk'ün ulusal eğitimle ilgili buyrukları ve görüsleri, öteki konulardakiler gibi, insana genis ufuklar çiziyor, açık seçik amaçlar gösteriyor. Ne var ki, uygulama alanına yöneldiğimizde bir burukluğun, kötümserliğin insanı sarmaması mümkün değildir. Gerçekçi ve ülkücü atılımlar giderek yerini umursamazlığa, bir yozlasmaya bırakmıs, Atatürkçü özlemlerin karsıtları serpilme olanağı bulmustur. Bunu, toplumumuzun eğitim ve öğretim kesiminde, güncel olaylar içinde bol bol buluyor ve görüyoruz. Böyle bir ortamda yapılacak sey, herhalde kaynağına dönerek güç tazelemek ve Atatürk'ün yaptıkları, söyledikleri dısında Atatürkçü öğretiye kaynak tanımamaktır. Yazımızın ağırlık noktasını Atatürk'ün görüslerine bırakmanın ana nedeni budur. Ağacın "orman"ı görmemize engel olmasına fırsat vermemeliyiz.
·
15 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.