Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap beni öylesine içine çekti ki, bir solukta okudum diyebilirim. Yazarın anlatımı, dili gayet açık ve anlaşılırdı. Ve şunu açıklıkla ifade edebilirim ki beni derinde bir yerlerden sarstı. Bazen çok sinirlendim, bazen çok üzüldüm ve bazen de yaramazlıkları beni çok güldürdü.. Kitabı tavsiye ediyorum! Puanım : 9 ( kitapta küçük İsa muhabbeti çok dönüyor bu beni rahatsız etti ve çocuğa karşı şeytan iblis söylemleri beni sinirlendirdi.) Bu hikaye yaramaz ancak zeki ve bir o kadar da tatlı, kocaman bir yüreğe sahip 5 yaşındaki Zeze'nin hikayesidir. Hikaye diyorum ama beni mazur gör Zeze, bu 5 yıllık ömrüne ne kadar acı sığdırmışsın sen öyle! Evet sana söylüyorum, şimdi doğruları konuşalım seninle. Yaramaz bir çocuksun evet, bunu kabul ediyorum. Bunu sen de inkar etmiyorsun zaten. Ama hiçbir yaramazlığın sonu senin çektiklerin gibi olamaz, olmamalı!! Doğruları konuşalım dedim ya hani, biliyor musun ben de senin yaşlarında çok yaramaz bir çocuktum, hiç söz dinlemezdim ve biliyor musun, aslında o yaştaki her çocuk böyledir. Bu yalnızca senin için geçerli bir şey değil. Buradan sana haykırıyorum Zeze! "Sen bir şeytan değilsin!" Hiçbir çocuk bir şeytan değildir, çocuklar ancak melek olabilirler. Çünkü onlardaki saflık, paklık ve samimiyet yetişkin insanlarda yok. Küçük Zezemiz ailesinin içinde bulunduğu geçim sıkıntılarından dolayı adeta günah keçisi ilan edilmişti ve ailenin neredeyse her ferdinden şiddet görmüştü. Bu şiddeti hafife almayın lütfen! Babanın işsiz kalışı ve bunalımda olması henüz 5 yaşında minik bir bedene sahip olan Zeze'yi kemeri ile dövme hakkını ona vermez. Koca yürekli bir adam diyorum ya bunu nereden mi bir çıkardım, bir Noel günü yoksulluktan çocuklarına hediye alamayan babasına karşı çocuk ruhu incinmiş ve hüzünlü bir vaziyette "insanın yoksul babası olması ne kadar kötü" demişti, ama bunu isteyerek, babası işitsin diye söylemedi. Ne yazık ki bu cümleyi babası duymuş ve büyük bir hüzne boğulmuştu. Babasını incittiğini düşünen Zeze nin içi içine sığmıyordu ve bu sebeple belki de kendisinden katbekat ağır ayakkabı kutusunu alıp sokağa para kazanmaya çıkmıştı. Dikkatt edin lütfen, bu çocuk 5 yaşında! Para kazanmak istemesi bir çikolata ya da şeker almak istemesinden değildi, babasını kırdığını düşünerek bu hatasını telafi etmek istiyordu. Bunca yoksulluğun içerisinde en ufak birşey bulduğunda onu kendinden daha yoksul kimselerle paylaşıyordu. Okul çantasının içinde beslenmesi yoktu, hayır karıştırmayın (!) beslenmesi olan diğer çocuklardı... Eskimesin diye lastik papuçlarını okulun yakınlarında bir yerde giyerdi Zeze.. Sevginin ne olduğunu bir şeker portakalı fidanından öğrendi, çünkü bir tek o, ona zarar vermiyordu. O, onun sırdaşı olmuştu. Huzur bulduğu gölgesi vardı, sırtını dayadığı küçücük bir portakal fidanıydı oysaki. Ama Zeze için herşeydi bu fidan.. Bir de ona öz babasından daha yakın hissettiren Portuga. Babasından daha yaşlı olmasına karşın Zezeyle arkadaş olmuş ve Zeze ailesinde bulamadığı sıcaklığı Portuga da bulmuştu..
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,7bin okunma
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.