Xy"Işık söndüğünde pek de önemli bir şey yitirmeyiz. O denli karanlıksa, ışıkla da karanlıktır. Var olan binlerce yoldan sadece birkaçını görüyoruz "
"Kelimelerle ifade edilebilen hiçbir şey imkânsız değildir".
Kitabın arka kapağında yazılan bu cümleydi. Sanırım bu ifade havada kalacak bir olay örgüsüne ilgi çekilmesini sağlamak için yazılmış. Tamam kitaba ilgiyi sağladı ama kitabın bendeki etkisi çok da iç açıcı olmadı diyebilirim
Dağlık San Giuda köyünün yakınlarında bir ormanda tam on bir turistin cesedi köyün rahibi tarafından bulunur. Rahip olayın şokuyla kiliseye gider. Korkusu yüzüne yansımış bir haldedir. Vahşeti anlattıktan sonra rahibin kalmalarına yönelik ısrarına rağmen kimse onu dinlemez ve tüm köy olay yerine gider. Tabi onlar gidince deliller zarar görür ve rahip suçlanır. Çünkü vahşet akıl almazdır. Vahşice öldürülenlerin arasında çocuklar da vardır.Cesetler alınır yapılan otopside inanılmaz bir şekilde on bir cesedin on bir ayrı ölüm sebebi bulunduğu anlaşılır. İntihar, cinayet, kanser, kalp krizi. Hatta kurbanlardan biri köpekbalığı ısırığı ile ölmüştür.
Her şey karmakarışıktır ve bu noktada rahip Don Ermete ve psikolog Giovanna bu bilmeceyi çözmek için ellerinden geleni yapar.Bir polisiye beklerken kendinizi felsefik yargılanmaların içinde buluyorsunuz. Bir yerde net ifade edilmesede bu kadar karmaşanın bir arada olmasının doğa üstü olması ihtimalinden yola çıkılıyor.
Kitabın polisiye-gerilim olduğunu düşünerek aldım. Sade bir anlatımı olmasına rağmen bir eksiklik hissediyorsunuz. Kopuk kopuk olduğunu düşünüyorum. Baştaki on bir cinayetin beni soluksuz bir heyecana sürükleyeceğini düşündüysem de öyle olmadı. Kötü bir kitap demiyorum ama benim beklentimi karşılamadı. Sona geldiğimde bir yarım kalmışlık ve bir yere bağlanamama hissiyle kaldım. Tavsiye isteğe bağlı diyorum, sonuçta bir kitabın her birimizde bıraktığı etki çok farklı olabiliyor ️