Gönderi

104 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Karakterin yazarı...
Ben bir yazar değilim. Ama yazmayı severim. Hele de son zamanlarda bir şeyler kurgulamaya başladığımda tanıştığım karakterlerle birlikte yazmak benim için daha başka bir hal almaya başladı. Çünkü yazarken aslında siz bir kurgu yaratmıyorsunuz gibi geliyor bana, bir karakter sizi kendi hayatına çekiyor. Davet ediyor. İzliyorsunuz onu. Takip ediyorsunuz. Hayatını öğreniyorsunuz. İstemediğinde ona bir şey yaptıramıyorsunuz mesela. Olmuyor. Yazarken tanıyorsunuz onu. Hissettiklerini gösteriyor size yavaştan. Hissetmeye başlıyorsunuz. Vereceği tepkileri öncesinden kestiremiyorsunuz öyle her zaman. Kimi zaman bir derdi oluyor karakterin, onu anlamak için yazıyorsunuz. Siz yazdıkça açıyor kendini. Kabul ediyor dünyasına. Anlam veremiyorsunuz kimi zaman da yaptıklarına, sizin hoşlanmadığınız şeyleri yapıyor, istemediğiniz yerlere gidiyor. Konuş dediğinizde susuyor mesela. Ona karşı gelip de inatla kendi istediğiniz şekilde yansıtmaya çalıştığınızda ise kurgudan ve hikayeden oluyorsunuz. Karakteri anlayamamış, birden onu hiç tanımamış gibi oluyorsunuz. Size arkasını dönüyor, karakter de hikaye de… Dediğim gibi yazar değilim, ama ucundan tattığım şu duygu bile çok farklı bir deneyim benim için. Tabii bu her zaman mutluluk veriyor da diyemem. Hatta kimi zaman sancılı… Lise zamanlarında karaladığım saçma sapan şeylerde bile kötü bir son varsa ağladığımı, üzerime birkaç gün boyunca garip, durgun, huzursuz bir ruh hali çöktüğünü hatırlıyorum. Yahu neden kötü yazıyorsun o zaman, mazoşist misin sen? Hayır. Ya da belki… Bazen müdahale edemiyorsun ama işte. Çoğu zaman. Neden böyle bir giriş yaptım peki? Neyi anlatıyorum ki ben sahi? Kitaptan bahsetmem gerekiyor şuan. Kaptırdım biraz kendimi. Ama aslında kitapta da tam olarak da bu anlatılmış. Yazan kişi yazdığı karakteri anlatıyor. Herkes yazdığı karakteri anlatmaz mı zaten hikayelerinde? Evet. Ama bu defa yazar karakterle olan kişisel çatışmalarını da anlatıyor. Karakteri hakkında ne düşündüğünü. Karakterine olan bağlılığını… Ondan ayrı bir birey gibi söz ediyor. Hiç tanışmadığı ama çok iyi tanıdığı bir birey. Onda nefret ettiği yönleri, ona acıdığı zamanları, ona hissettiği duyguları, olay örgüsü sırasında onunla ve diğer karakterle ilgili henüz öğrendiği şeyleri paylaşıyor. Açıkça. Onu bize anlatıyor, ama alışkın olduğumuzdan daha farklı bir şekilde. Şunu vurguluyor yine, bunu yapan o ben değilim, bunu yaşayan o yaşatan ben değilim. Ölen o ise eğer, öldüren ben değilim. Ben sadece yazıyorum… Ne olacağını bilmem ona bunu yaptırdığım anlamına gelmiyor. Sandığınız kadar özgür değilim yazarken… Ben onu anlatmaya çalışıyorum sadece. Ama onu anlatırken bile istediğim gibi anlatamam. Onu anlatıyorsam eğer ona uygun anlatmalıyım. Kelimelerim ona uygun olmalı, üslubum onu anlatmalı. Yoksa anlattığım o olmaz. Kaybolur… "Sözü süslemeyeceğim, çünkü kızın ekmeğine dokunursam ekmek altın olacak, kız da (daha on dokuzunda) ekmeği ısıramayıp açlıktan ölecek. Bu yüzden, onun hassas ve belirsiz varoluşunu kavramak için basitçe konuşmalıyım.” Bir karakterin yazarı nasıl ele geçirdiğini okuyorsunuz aslında. Ve bu bana müthiş bir keyif verdi okurken. Anlatılan karakter ve yaşadıkları olağan olsa da anlatım şekli hikayeyi çok başka bir yere koymuş. Bu arada olay akışı ve karakterler bana atmosfer olarak ROMA filmini hatırlattı. O durağanlık, sakinlik… Ama bunların yanında sıradan görünen hatta sıradanlıktan görünmeyen insanların hayatına bir bakış… Hatta hikayeyi zihnimde o siyah beyaz atmosferde canlandırdım istemsizce. Lispector uzun zamandır merak ettiğim bir yazardı. Merak ettiğime değdi gerçekten. Diliyle, anlatımıyla, anlatım tekniğiyle oldukça keyif aldığım bir kitap oldu Yıldızın Saati. aynalidaktilo.wordpress.com/2019/08/05/yild...
Yıldızın Saati
Yıldızın SaatiClarice Lispector · Monokl Yayınları · 2017427 okunma
··
419 views
Erhan okurunun profil resmi
Çok hoş bir giriş pardon inceleme olmuş , elinize sağlık:)
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Erhan bey 😊
Rahime okurunun profil resmi
Daha önce de söylemiştim kadın okurların yazdığı incelemeleri ayrı bir seviyorum diye. :) Valla hissettiklerini aynı şekilde hissettiriyorsun yazdıklarınla İclal. Eline sağlık. ❤
İclâl okurunun profil resmi
Çooook teşekkür ederim Rahime. Aslında kitaplarla ilgili böyle öznel yazılar yazdığımda tereddüte düşüyorum bazen ama başka türlü olsa da olmayacakmış gibi geliyor :)) Beğenmene çok sevindim :))
2 next answer
Nesrin A. okurunun profil resmi
Yaşam Suyu
Yaşam Suyu
nu okuduğumda ne oluyor demiştim, zamansız, mekansız, benim için tanımsız bir kategoriye girdi. Hele ki her güzel şehre X'in Paris'i demeleri gibi, her nev-i şahsına münhasır yazara da X' in Kafka'sı dediklerinden 'Dişi Kafka' etiketi beni iyice itti. Ama ikinci şans verip Yıldız'ın Saati'ni iyi ki okumuşum diyordum, siz de güzel ifade etmişsiniz farklı tarzını. Elinize sağlık :)
İclâl okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Nesrin hanım :)) Okumadan önce biraz araştırmıștım diğer kitaplarını da. Başlangıç kitapları benim de yazara olan tutumumu bir hayli etkiliyor çünkü. Yorumunuza bakarak iyi ki bununla başlamışım diyorum :)) Zaten bildiğim kadarıyla bir kitabı daha var bu ikisinin dışında:
G.H.’ye Göre Çile
G.H.’ye Göre Çile
. Sanırım okursam bir sonraki kitabım da o olur... Umarım hayal kırıklığına uğratmaz. Kafka benzetmesi de sanırım bu işin pr çalışması oluyor :)
1 next answer
Nilüfer okurunun profil resmi
İlgi çekiciymiş, ekledim listeme, elinize yüreğinize sağlık. 😊
İclâl okurunun profil resmi
Teşekkürler, umarım siz de seversiniz :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.