Gönderi

196 syf.
8/10 puan verdi
Klasik bir giriş olacak, lakin öncelikle değerli kitabını bana hediye olarak gönderen, dahası okuma şerefine layık gören
Sercan Leylek
Sercan Leylek
Bey’e teşekkürlerimi sunarak başlayayım. Kendisine de ifade ettiğim gibi, kitabını sadece bir okur olarak değil aynı zamanda bir yazar olarak da okuyacaktım. Kitaba, bırakın okumayı, ilk mesajlaşmamızdan bana ulaşma anında bile hep empati ile yaklaştım. Sonuçta, ben de az bilinen bir yazar olarak kitaplarımı okumaları için birilerine gönderiyorum ve onlardan gelecek olan yorumları büyük bir heyecanla bekliyorum. Bu nedenle kendisinin ruh halini anlayabiliyorum. Yazacağım eleştiriyi de bir dost ve kalemdaş görüşleri olarak kabul edeceğine inanıyorum. Sonuçta bir eserin güçlü ve eksik taraflarını en iyi bilenler aslında onun yazarlarıdır. Eserin sonunda Sercan Bey, eserin yazılış hikâyesini anlatmış. Duvar ve Adam, genel durumun aksine önce senaryo iken sonrasında novellaya çevrilmiş. Doğrusu bu durum hissediliyor. Çünkü bence çok iyi bir senaryoya sahip. Ancak roman ya da hikâye olarak edebi seviyesi, senaryo seviyesi kadar yüksek değil. Belki de şöyle izah edebilirim. Bazı şarkı sözleri vardır, çok başarılıdır. Ancak onları yine de şiir sayamazsınız. Bu anlamda Sercan Bey’in hikâyesi bir film senaryosu olarak gayet başarılı. Öyle ki, bir film seyreder gibi hissediyorsunuz. Sürükleyici ve ilgi çekici. Bu minvalde oldukça iyi bir puanı hak ediyor. Bir duvarı konuşturmak ve ondan İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar uzanan bir hikâye çıkarmak fikri çok güzeldi. Tabii burada gerek duvarın içindeki kız gerekse sihirli kolye gibi argümanların etkisiyle tamamen fantastik bir eserle karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle romanda gerçekçiliği önemseyen okurlar için bir handikap sayılabilir; tabii fantastik ve masalsı bir içerik isteyenler içinse olumlu bir tarafı var. Bu arada geçmiş dönemde anlatılan Antik Mısırlı Simon ve Norveçli usta hikâyelerinin yarım bırakıldığı kanısındayım. Oysa iyi birer damar vardı onlarda. Bir de, cahilliğime verin lütfen, Norveç Yahudisi bir kızın kuzeninin Yahudi olmayan bir Norveçli olması ihtimali var mıdır? Bilemiyorum. Ha, derseniz ki, kızın 70 yıldır duvarda olması garibinize gitmiyor da, kuzeni mi gidiyor, ayrı mesele :))) Eserin, bir yazarın ilk eserlerindeki genel duruma uygun olarak ciddi anlamda otobiyografik çizgiler taşıdığını düşünüyorum. Yani mekânların ve anlatılanların çoğu, bizatihi yazarımızın hayatında yer bulan şeyler olsa gerek… Dediğim gibi, novellanın akıcılığını, merak unsurunu diri tutma becerisini çok beğendim. Ancak işin edebi kısmında zaaflar olduğu kanısındayım. Birkaç örnek vereyim. Mesela çok beğendiğim ve alıntı yaptığım bir kısım… “Bir felaketin de, bir zaferin de tek bir sebebi olamaz. Ancak art arda sıralanmış nedenler silsilesi sonucunda büyük felaketler veya zaferler yaşanabilir.” Şahane bir aforizma bence. Lakin hatalı. Şöyle ki, “Ancak art arda sıralanmış nedenler silsilesi sonucunda büyük felaketler veya zaferler yaşanabilir.” Cümlesinde art arda sıralanmış nedenler dedikten sonra silsileyi kullanmamak gerekir. Silsile zaten art arda olan demektir. Doğrusu, “Ancak art arda sıralanmış nedenler sonucunda büyük felaketler veya zaferler yaşanabilir.” Ya da “Ancak nedenler silsilesi sonucunda büyük felaketler veya zaferler yaşanabilir.” olmalıydı. Önemli mi derseniz, romancılık açısından "bence" önemli. Senaryo olarak telafi edilebilir bir durum. Keza, sayfa 158’deki bir cümleyi de paylaşmak isterim. Bu cümle bir prototip aslında. Çünkü eserde buradaki gibi mesafe ve sayılar çok fazla kullanılmış. “Jeanette hastaneye yaklaşık otuz metre uzaklığa otomobilinde oturuyordu, gözü sürekli kol saatindeydi. Akrep ve yelkovan saat tam 11.45’i gösterdiğinde planın ikinci bölümünü uygulamaya geçti.” Burada düzeltilmesi ya da çıkarılması gereken bir sürü şey var. Hastaneye yakın bir yere denilebilir mesela, akrep ile yelkovan gereksiz olmuş gibi… Bunun gibi çok fazla cümle var eserde. *** Buraya kadar yazdıklarıma bakınca, eserdeki olumsuzlukları ön planda tutmuşum gibi bir hava oluşmuş olabilir. Öyle olmamalı. Bir kitabın başarısının belli ölçütleri vardır. Onlardan birisi de, eser bittikten sonra sizde yer edip etmediğidir. Yani, kafanızda o filmi oynatabiliyor musunuz? Duvar ve Adam –belki de orijinalinin zaten bir senaryo olmasının etkisiyle- bunu başarabilen bir eser. Norveç gibi bir uzak diyarda Türkçe kitaplar yazan Sercan Bey’i, ayrıca tebrik ediyorum. Yolu açık olsun.
Duvar ve Adam
Duvar ve AdamSercan Leylek · Bilgi Yayınevi · 201996 okunma
··
11 views
Sercan Leylek okurunun profil resmi
Değerli eleştirileriniz ve yorumlarınız için teşekkür ederim Mehmet Bey.
Mehmet Y. okurunun profil resmi
Rica ederim Sercan Bey. Kitap için tekrar teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.