Okurken o kadar çok gelgitler yaşadım ki, yazarın söylediği her şey kafamda şüphe uyandırdı. Okurken çok sorguladım, çok bocaladım. Bugünkü Tunceli, Bingöl, Erzincan ve Elazığ'nın olduğu bölgeye Dersim deniliyordu. Dersim'de katliam oldu mu? İşte en çok merak ettiğim ve okurken kafamdaki birçok soruyla da boğuşma imkanı bulduğum ve sonuç olarak cevabımı aldığım bir kitap oldu. Kitap, içerisinde birçok arşiv, gazete ve belgelerle dolu. Haliyle basit bir kitaptan çıkarak sonuca varmadım. Ama yazarın da dediği gibi: "Tarih elbette ki bakan kişinin durduğu yere göre yorumlanabilecek bir olgudur". DERSİMLİ'NİN OTOTİTEYLE PTOBLEMİNİN KÖKENİ NEDİR? "Kızılbaş Kürtlerin yurdu Dersim'i hükümetin gözünde 'çıban başı' yapan, Dersimlilerin Osmanlı'dan beri alışık oldukları gibi özerk yaşamak istemeleri, devlete vergi ve asker vermeye yanaşmamalarıydı. " "Merkezi otoritenin zora başvurması ve askeri seferleri doğal olarak kendisini savunmak zorunda kalan Dersimlinin direnişiyle karşılaştı. Bu şekilde başlayan Devlet - Dersim çatışması 1938'deki kanlı olaylara dek devam etti. Dersim, 1938'de bir kanlı müdahale ve toplu sürgünlerle düşürüldü ve adı da daha 1936 yılından itibaren Tunceli olarak değiştirilip başına askeri valileri olan olağanüstü bir rejimle yönetilmeye başlandı. " Yazar, Türkün tarihinde katliam olmamıştır derken mübalağa mı yapmıştı sadece? Atatürk'ün haberi olmadan, o dönemde hiçbir şey yapılamazdı derken aslında katliamın Atatürk tarafından yapıldığını mı vurguluyordu. Sabiha Gökçen'i pilot yaparken ve Dersim'i gözetlemesi ve bombalamasını isterken katliam mı yapmıştı? Celal Bayar, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ve daha nice kişiler, Türkleştirme politikası uğruna, hiç bakmadıkları, görmedikleri, ilgilenmedikleri, kendi hallerine bıraktıkları fakir Kürt ve Kızılbaşlardan vergi isteyerek ve fakirliklerinden ötürü bunu yerine getirmeyen, karşı koyan bir halka katliam yaparak mı ders verdi? "Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Silahlı kuvvetlerin müdahalesi Dersimliye daha çok tesir yapar ve ıslahın esasını teşkil eder. Dersim evvela koloni gibi nazarı itibara alınmalı. Türk camiası içinde Kürtlük eritilmeli, ondan sonra ve tedricen öz Türk hukukuna mazhar kılınmalıdır. " Bir milletin köklerini elinden alamazsın ki!Dünyaya gelirken anne babasını seçme hakkına kim sahip olmuş da söz konusu Kürtler sahip olsun. Devletin içinde bulunanları eğitmek ve devlet için faydalı insanlar haline getirmek varken neden insanların ırkıyla, diliyle, dini ile uğraşıyoruz? "Dahili illerimizde en mühim bir safha varsa o da Dersim meselesidir. Dahilde bulunan işbu yarayı, bu korkunç çıbanı, ortadan temizleyip koparmak ve kökünden kesmek işi her ne pahasına olursa olsun yapılmalıdır." (Mustafa Kemal'in Meclisi açış konuşması, 1936) " Derhal okullar açıp Ülkücü öğretmenler eliyle etkili bir maarif (eğitim) programı tatbik edilmelidir. " Bir insanın etnik kökenini yok etmek yerine neden insanca eğitim verip faydalı bireyler yetiştirmiyoruz? Bu şekilde daha çok nefretle karşılaşacakları halde neden böylesi cahilce bir yönteme başvuruldu? Dersim denilen bölgedeki Kürtlerin çoğunluğu ve o bölgede yaşayan Alevilerin de Kürtleşmesi devleti tedirgin etmiştir. Tedirgin olanlardan ve buna çözüm sunanlardan biri de Fevzi Çakmak. Çözümden kastı ise şöyledir: "Türk olan Alevi köylerinin Kürtçe konuşmalarının engellenmesi. Soyca Kürt olan Erzincan merkezindeki memurların yerlerinden alınması." "Propaganda yoluyla ve zorla Türklüğün telkini, Türklük içinde Dersim'in eritilmesi." Bir insanın konuştuğu dili engelleyerek mi asayiş sağlanır. Bir insanın kökenleri kurutulmaya çalışarak mı devlet olunur? Nazilerden ne farkımız kaldı? Öldürdük, katlettik, çıban dedik temizledik, kökledik! İyi mi halt ettik? Kitabı okurken yazarın değinmiş olduğu ödüllü belgeseli de buraya bırakıyorum. Türk tarihi adına utanç duydum! youtu.be/PYVpQZT89nY Hay Way Zaman - Dersim'in Kayıp Kızları.

Dersim İsyanlarıAhmet Tahir Can · Tutku Yayınevi · 201710 okunma

·

54 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Hicret