Gönderi

432 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Tarih 13 Eylül 1956. Henüz ünlü bir yazar ve yayıncı olmayan, 21 yaşındaki bir genç yeni aldığı defterine, “-her gün değil ama- elim değdikçe…” notunu düşerek duygularını, düşüncelerini yazmaya başlar. 40 yıl boyunca, verdiği sözü tutarak, eli değdikçe yazmaya devam eder. 1950’lerin ikinci yarısında başlayan eseri üç dönemde incelemek mümkün: 1. Dönem 56-59 arasındaki dönem 13 Eylül 1956’da başlayıp, 18 Temmuz 1959’da son buluyor. Bu dönemde genç bir adamın hayallerini, umutlarını, okul maceralarını, askerlik maceralarını, âşık olduğu kadına duyduğu özlemi ve hayal kırıklıklarını, okuduğu kitapları ve onlardan yaptığı alıntıları, şairlik ve yazarlık denemelerinin anılarını görmek mümkün. Erdal Öz, 18 Temmuz 1959’daki son cümlesi ile yalnız hayatına dönmek istediğini yazarak bu dönemi bitiriyor. 2. Dönem 71-73 arasındaki bu dönem ise 9 Haziran 1971’de başlayıp, 4 Mayıs 1973’te son buluyor. 12 Mart 1971 tarihinde, dönemin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dört komutanı bir muhtıra verir. Muhtıranın ardından her ne kadar parlamento feshedilmese, Anayasa askıya alınmasa da; Demirel istifa eder, yerine bir teknokrasi hükümeti olan Erim Hükümeti kurulur. Erdal Öz de, bu muhtıra döneminde diğer birçok devrimci gibi tutuklanır. Gerekçe olarak da, sahibi olduğu Sergi Kitabevi’nin paket kâğıtlarına yazdığı alıntılar gösterilir. 18 Eylül 1971’de serbest bırakılan Öz, 23 Mayıs 1972’te tekrar alınır. Mamak’taki hücrelerde geçen günlerin ardından Ekim ayında serbest bırakılır. 15 Haziran 1973’te de tamamen aklanır. Erdal Öz cezaevi günlüklerini, farklı farklı kitaplarında anlatmaya devam etmiş. Bu kitapta yer alan kısımlar, işin siyasi kısmından daha çok eşine (ilk eşine) ve kızına olan sevgisini, onlara yazdığı mektupları, yaşadığı ruh halini ve günlük rutinleri yansıtıyor. 3. Dönem 94-98 arasındaki bu dönem de 26 Şubat 1994’te başlayıp, 30 Kasım 1998’de son buluyor. Bu dönemde Erdal Öz, artık ünlü bir yayıncıdır. Şile ve Gölköy hayatının iki önemli parçası haline gelmiştir. Zamanının büyük çoğunluğunu okuyarak, öyküler yaratarak geçirir. Edebiyat dünyasına ve hayata dair eleştiri ve değerlendirmelerde bulunduğu bir dönemi anlatır. Günlüklerde, bir insanın 20’li yaşların başındaki acemi (hem yazım, hem hayat tecrübesi anlamında) hallerini, 30’larının sonlarında, artık evlenip barklanmış, sorumluluk sahibi (hem kendine hem de topluma sorumlulukları olan) bir insan olarak geçen günlerini ve nihayetinde 60’lı yaşlarına gelmiş, hayat tecrübesinin yanında geçen 40 yılın ardından yazım tecrübesi de kazanmış bir insanın yaşamından kesitler okuyorsunuz. Erdal Öz’ün, Nurullah Ataç’a olan saygısı ve sevgisi, okuduğu eserler (Özellikle Rilke’ye olan hayranlığı), yaptığı değerlendirmelerin ve eleştirilerin (haklı veya haksız diye değerlendirmek beni aşan bir durum) bütün ömrü boyunca tutarlı oluşu, “ve” kullanmadan cümle kurmaya çalışması benim dikkatimi çeken unsurlar oldu. Bir insanın, acemi bir yazardan, usta bir yazara evrilişini görmek için önemli bir eser. Hele ki bu insan, Erdal Öz ise.
Yarın, Nasıl Bir Gün Olacaksın?
Yarın, Nasıl Bir Gün Olacaksın?Erdal Öz · Can Yayınları · 2016128 okunma
··
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.