Gönderi

504 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Gıda Teröristleri
Dünya'nın En NAMUSSUZU, Amerika KATİL KATİL... youtube.com/watch?v=kSuAbU3... Yıllar önce söylüyordu bunları üstad Aşık Mahzuni Şerif. Dile getiriyordu ne şeytan bir ülke olduklarını. Türk Milleti'ne akıllanın diyordu. İşte böyle zamanlarda çıkardı birdenbire Soner Yalçınlar. Yazardı bir kitap, olurdu adeta bir başkaldırı. Hem de ne kitap! Atıvermek gerekiyordu ellerden Dostoyevskileri, Tolstoyları. Geleceğimizin umudu çocuklarımız için okunmalıydı bu kitap. Sadece okumakla da kalınmamalıydı. Aman, banane yav denmemeliydi. Bu kitap senin özgürlüğün, yaşamın, namusun... Hiçbir inceleme de yazılamaz bu kitaba. Sadece okursun, gelir burada derdini dökersin veya eşini dostuna bir tokat atıp, kendine gel, uyan uykudan artık dersin. Veyahut da sanki hiç okumamışçasına miskin hayatına devam edersin. Çünkü yediğin şeyler zehirledi seni. Soner Bey'in dediği gibi beyinlerimiz durdu, düşünemiyor artık. Bu yüzden en ufak bir şeyde adamlar bıçaklanıp, kadınlar ve çocuklar vahşice öldürülüyordu. Saygı yoktu, merhamet ölmüştü, insanlar kan kusturuyordu birbirlerine. Neden? Çünkü sen okup çekildin bir kenara? Düşünmedin, harekete geçmedin. İlim, fen nedir bilmedin, uygulamadın. Tarımla dalga geçtiler. Bu cennet vatanın her karış toprağını sattılar hainlere, emperyalizmin sahibi para babalarına. Lozan hezimettir dediler. Oysa Osmanlı öyle miydi dediler. Halbuki milyarlarca dolar borç kaldı, Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne! Çünkü makarna yedi hep. Yediği makarna da ne Osmanlı atamızın buğdayındandı ne de Atatürk'ün açtığı Devlet Üretme Çiftlikleri'nin kavılca adlı meşhur buğdayı! Çünkü senin çok iyi bildiğin Adnan Menderes çapkınlık peşinde koşacağım diye kapattı Köy Enstitülerini, kooperatifçilik sistemini. Çünkü senin iyi adam dediğin Turgut Özal her gün ağırladı Amerikalıları! Ve şimdi de Nirvana'ya ulaştı. Bugün Türkiye Monsanto gibi dev şirketlerin elinde el pençe eman diliyor. Nere baksan gavurun elinde, nere göz atsan yabancı şirketler. Hani sen müslümandın? Gerçi etler pahalandı, bak devletimiz el attı ithal et geliyor dedin. Geldi ve yedin. Ne vardı içinde biliyor musun müslüman kardeşim? Domuz kanı, işkembeler, fare leşleri, sakatatlar, domuz yağı filan filan. Ve sen de afiyetle yedin Müslüman kardeşim! Çünkü sen araştırmıyordun, okumuyordun, sazan gibi her şeye atlayıp, koyun gibi meeee-liyordun. Melettiriyorlardı seni. Ondan sonra dengesizin biri, Mehmet Akif Abdülhamid'e bir şiirinde laf etmiş diye, onu da, İstiklâl Marşımızı da, okuyanı da okutturanı da kötü belledin, kin kustun. Bir anda değişiverdin, ne oldu sana böyle yav? Neden mi değiştin gel söyleyim sana. Amerika Irak'ı işgal ettiği gün sen değiştin. Dünyaca ünlü en güzel tohumların saklandığı depoları yağmalayıp ülkelerine kaçırdıklarında değiştin. Çocukları acımasızsa öldürüp, kadınların vajinalara balık sokup işkence ettiklerini gün sen zaten ölmüştün. Şey, bedenin değil, ruhun, insanlığın... youtube.com/watch?v=nqsA8l2... İşte o gün, o tohumlarımız çalındığından beri, Bereketli Hilal dediğimiz topraklara sahip çıkamadığımız günden beri, Esad katildir onunla görüşülmez dediğin günden beri sen ölü biriydin. Çünkü bilemedin sen esas katilin Amerika olduğunu. Askerimizin başına çuval geçirildiği gün sen de gözlerini kapatmıştın çünkü! Bu günlerde de hep Amerika ile görüşülüyor. İşte, sen cahilce konuşup buna da hemen atlayıp, ''Yav onlar harekat için politika yapıyorlar'' dedin. Ama az ileride, 20 m ötende de teröristlere tır tır, uçak uçak bombaları gözünün önünde dağıtan yine Amerikaydı. Madem bir ulusun bağımsızlığı için iyi bir politika şarttı. Neden Esedle politika yapılmadı? Cevap? Dur, makarnalı verme. Çünkü yediğin tüm o şeyler GDO denilen zehirle dolu zaten. Bu yüzden salakça bir cevap olacak. Sen işi siyasete döküp, ülkeleri konuşup yazmışsın diyenler olacaktır. Esas mesele de bu ya zaten! Bu kitap da bunu anlatıyor. Ben Soner Bey'in yerinde olsam bu kitabın adını GIDA TERÖRİSTLERİ koyardım. Gerçi Soner Bey neler düşündü de koyamadı, koydurtmadılar veyahut da yasaklanmadan millet bir okusun dedi bakalım. Bu kitap kuru kuruya değil resmi belgelerle konuşuyor. Tarımımızın bittiğini, bitirttirildiğini haykırıyor. Tohum yabancıdan, ilaç yabancıdan, mazot yabancıdan. Ve hepsi zehir saçıyor. Bir tek yerli olan gariban çiftçimiz. O da hain tüccar olarak görüldü. Oysa bir zamanlar köylü milletin efendisiydi. Şimdi de kanserden ölüp gidiyor hepsi. Çünkü bahçeye atılan zehir ne elden, ne vücuttan ne de meyveden çıkıyor. Hoş, biz de yiyoruz ya. Demek ki bizim ölümümüz de kanserden olacak! Son olarak bu konu demek ki epey alarm seviyesine geldi ki, iktidarın kanalına İbrahim Saraçoğlu filan çıkmaya başladı. Anlattı bir bir tarımı, Ata tohumumuzu! Ne oldu birden böyle? Demek ki Soner Yalçın yalan söylemiyormuş, demek ki her şey doğruymuş, demek ki ülkemiz bir avuç katil yabancı şirketlerin eline geçmiş. İnşallah yöneticiler akıllanır demekten başka bir gücüm yok. Artık eskisi gibi kendi ürünümüzü kendimiz üretmeliyiz. Domatesin kokusunu bile unuttu bu gençlik, unutturuldu. Çünkü hepsinin genetiğiyle oynandı, birer robot hibrit tohuma döndü. Bu yüzden çabuk sinirleniyoruz, çabuk hırçınlaşıyoruz. Gelin bu kitabı okuyun, okutun. Çocuklarınızı artık daha fazla zehirletmeyiniz. Ve sen de Amerika çek ellerini artık üzerimizden. Son olarak ben de Aşık Ferhat gibi söyleyeceğim: Oşt Amerika, Puşt Amerika...
Saklı Seçilmişler
Saklı SeçilmişlerSoner Yalçın · Kırmızı Kedi · 20182,999 okunma
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.