Serinin ikinci kitabını gerçekten sevdiğimi söyleyebilirim, aynı ilkinde olduğu gibi. Yalnızca bu kitapta Tessa'nın etrafında daha belirgin bir aşk üçgeni oluşması ve onun bu konudaki kararsızlığı beni çok sinirlendirdi. Bunun dışında kitaptaki yan karakterlere ve Will ve Jem'e ayrı ayrı bayılıyorum. Bu kitapta beni hem çok şaşırtan hem de bu mu yani dedirten şeyler oldu. Bunlar dışında yazarın anlatım tarzı ve dili benim çok hoşuma gitti ve kitabı bir gün içerisinde elimden bırakmadan okudum. Ama dediğim gibi bu, kitap maceralı falan olduğu için değildi. Bence yazar bütün aksiyonu son kitaba saklamış ama bilemiyorum. Bu serinin başında acaba aşk mı macera mı yoksa fantastik mi ağırlıklı diyordum, kesinlikle aşkmış. Ve tabi fantastik ögeler de fazlasıyla var. Kitabın 1800’lerde geçmesi bence çok güzel ve yazar o dönemi anlamak için çok şey yapmış ve anlamış, bize de gayet güzel anlatıyor. Sadece Artemis Yayınları‘ndan Cassandra Clare kitaplarının kapaklarını değiştirmesini isteyeceğim, resmen kapaklara baktıkça okuma isteğim kaçıyor ve özellikle de Ölümcül Oyuncaklar serisinin kitaplığımda bulunmasını bile istemiyorum, arkadaşımdan alacağım o seriyi de. Bunun dışında aslında Artemis'ten daha da büyük bir isteğim var ki bence bu daha önemli. Neden bir seri boyunca her kitapta çevirmen değiştirilir ve bu çevirmenler de önceki kitapları okumamış gibi -belki de gerçekten okumamışlardır- çeviri yaparlar. İlk kitapta gördüğüm özel isimler, terimler bu kitapta hep farklı çevrilmiş ya da ilk kitapta çevrilen bazı şeyler çevrilmemişti. Sanırım 3. kitabın çevirmeni de farklı ve artık korkuyorum. Bunlar dışında serinin genel konusunu okuyup beğendiyseniz bence gözünüz kapalı alabileceğiniz bir seri...