Gönderi

404 syf.
5/10 puan verdi
Amin Maalouf ve Osmanlı karşıtlığı
Amin Maalouf'un okuduğum ilk kitabıydı. Muhtemelen son olacak. Kurgusu ve dili iyiydi ancak - bazı incelemelerde de gördüğüm gibi - açık bir şekilde, özelde Türkler'i genel satıhta ise Osmanlı'yı, hemen hemen her fırsatta diyebilirim -  bir kötüleme, bir iğneleme, lanetli bir şeymiş gibi sunma gayreti mi ya da özellikle bunun için yazılmış bir kitap mı  bilmiyorum ama beni fazlasıyla rahatsız etti. Tamam, Osmanlı'nın duraklamasına hatta yıkılmasını hızlandırmasına  da sebep olan rüşvet ve iltimas bu döneme denk geliyor ancak; bir kitap okuduğumuzda bizi etkisinde bırakan, yazarının o 'kitap' vasıtası ile zihnimizde bırakmak istedikleridir genelde. Dolayısıyla yazarımız burada öyle güzel! bir şekilde işlemiş ki Osmanlı'yı, yabancı olsam ne lanet bir devletmiş/milletmiş derdim sanırım. Ben körü körüne Osmanlı ne yaptıysa doğrudur, sütten çıkma ak kaşıktır, demiyorum/diyemem de... Ancak Osmanlı'nın ve Türkler'in, her daim asan kesen, istediği yere çöken, yobaz vs. gibi sıfatlarla anılmasına zihinlere böyle nakşetmesine sebep olan ya da olmak isteyen zihniyete de "eyvallah, sen sanat icra ediyorsun her şey mübah sana" deyip es geçemem. Yanlışa nasıl yanlış denilmesi gerekiyorsa doğruya da doğru deme yiğitliğini göstermek lazım. Ha bu arada bir istisna olsa da görevini hakkıyla yapan bir memurdan da bahsetmiş. Ama bu da sanki hani o kadar yerden yere vurdum fazla göze batmayayım gibi olmuş diyeceğim ancak bana göre dalga geçer gibi olmuş aslında. Yazarımız bir de ağzına (kalemine) İstanbul, Dersaadet, Asitane, Payitaht isimlerini pek yakıştıramadığından mıdır -orasını kendisi bilir - sürekli Konstantinopolis ismini kullanmayı daha uygun bulmuş. Arada bir iki yerde Bâb-ı Âli ismini de kullanmış ve sadece bir yerde (düzeltiyorum iki yerde) İstanbul ismini kullanmış, o da Konstantinopolis ismini karşılayan diğer isimleri teleffuz ederken. Bu kısmı çok yadsımamaya çalıştım zira bir Hıristiyan'ın ağzından anlatıyor hikayesini neticede. Gelelim kitabın tanıtım yazısındaki "aşk" kısmına. Sanırım bu konuda çoğu insanla aynı şeyi paylaşmıyorum. Çünkü ben bu tarz birlikteliklere "aşk" nazarıyla bakamıyorum. Hadi o da benim kusurum olsun fazla yüklenmeyeyim. Bunun dışında başta da belirttiğim gibi kurgusu ve dili iyiydi, ne de olsa yiğidin hakkını yememek lazım. Bir de Yunus Emre'den övgüyle bahsetmesini de artıları arasına katabilirim. Kitabı okurken yazmak istediğim çok şey vardı kafamda ama bu kadarıyla yetiniyorum. Sadece birkaç yeri işaretlemiştim, onlardan bir ikisini alıntılıyorum buraya: 》" Osmanlı yüksek görevlilerinin ne denli ahlaksız olabileceğini ve aç gözlülüklerinin onları nerelere sürükleyebileceğini bilmiyor değilim..." 》 " Osmanlı ülkesinde dürüst görevliler de mi varmış? Evet demeye dilim varmıyor henüz; ama bu soruyu kendi kendime sorabilmem bile şaşırtıcı! 》 ... Rumlar bile adımı duyup soyumu sopumu öğrendiklerinde Venedik'e lanet okuyarak beni bağırlarına basıyorlar. Türklere de lanet okuduklarını biliyorum ama hiçbir zaman yüksek sesle yapmıyorlar bunu. Yüz yıl önce Cenevizliler buradan gitmişler ve onlardan sonra ada, hiçbir zaman iyiliksever bir yönetime kavuşamamış; son günlerde rastladığım herkes, başka başka biçimlerde de olsa kabul ediyor bunu. 》 ...dinsiz sultanın yasalarına meydan okuyan ve zindanın ağır kapılarını zorlayan bir kahraman olduğumu ilan etti.
Yüzüncü Ad
Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186,9bin okunma
·
313 görüntüleme
Mehmet okurunun profil resmi
Bu kadar zoruna gitmesi senin fazlaca önemsediğin değerlerindendir. O kadar ki değerlerinin elestirilmesine tahammül edemiyorsun. Sen Kadir Mısıroglu oku ancak o senin duymak istediklerini söyler
Adem Çetin okurunun profil resmi
Bu üslubuna cevap vermek bile yersiz aslında. Merak etmeyin dediğiniz zatı okumadım, tarzım da değil. Yeri gelir Osmanlıyı da eleştirmekten geri durmam. Kaldı ki iyi okumamışsın, Osmanlı'nın sütten çıkma ak kaşık olmadığını da yazmıştım. Ki bana göre Osmanlı'nın kendi asli değerlerini kaybetmeye başladığı için yıkıldığına inanırım. Benim eleştirdiğim şey - aslında dolaylı yoldan sana da dokunuyor - bütün bir devleti ve milleti sanki her zaman böyleymiş gibi zihinlere aktarması. Son olarak da insan tabi ki de değerlerine karşı hakaret edildiğinde en azından bir iki çift laf etmek mecburiyetindedir, yoksa biz ona insan diyemeyiz zaten..
kitapdemçay okurunun profil resmi
Gerçekten Osmanlı’yı fazlasıyla eleştirmesi ve sürekli bunu dile getirmesi çok rahatsız ediciydi. Yorumunuz tam yerinde olmuş . Teşekkürler
Bu yorum görüntülenemiyor
Ahmet bölükçü okurunun profil resmi
Çok şükür aradığım yorumu buldum elinize sağlık. Neredeyse herkes yazara ve kitaba övgüler sunarken yazdığı rahatsız edici ( bence bilinçli yazılmış karalama ifadeleri ) cümleleri sadece benim mi dikkatimi çekti diye sorguluyordum kendimi neyseki başkaları da varmış , ayrıca yazarın meşhur kitabı Semerkant eserinde de benzer karalamalar var onun için bu Osmanlı ve Türk karalamasını bilinçli yaptığı kanısındayım
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.