Kitabı bitirdiğimde düşündüğüm ilk şey, 'Vay be. İyi ki okumuşum' oldu. Neydi böyle düşünmemin sebebi? Öncelikle kitabın son sayfasındaki samimi yazının (alıntısını paylaşmadım çünkü kitabı okurken okumak daha keyifli oluyor) ve çıkardığım mesajın (ne kadar işe yaramaz görünürseniz görünün mutlaka başaracağınız bir alan, bir şey vardır. Ve iyi dostlar başarmanızda size yardımcı olur) bunda etkisi büyük. Gerçekten çok orjinal ve farklı bir kurguydu. Hani okuyunca 'Efsaneee, en iyisi' gibisinden değil de 'Böyle bir konu nereden aklına gelmiş acaba yazarın?' diye. Bunu düşünmüş ve tutkuyla yazmış. Ben de hissederek keyifle okudum. Bilmediğim şeyleri öğrendim. Teknolojiyle kitapları birleştirmesi, karakter seçimi harika. Kitap okumanın gerçekten okumak olduğunu şu sıralar fark ediyorum. Okumanın hazzına varınca her şey çok güzel geliyor insanın gözüne. Bir kitap severin en sevdiği şey kitaplarla dolu bir dünyayı okumak olsa gerek. Hem de gerçek hayatta olmayan kitapların da bulunduğu bir dünya. Ve 24 saat açık. (Keşke her yere yayılsa diye düşündüm kitabın kapağını görünce) Böyle desem de hiç mi kötü yanı yok? Elbette var eksikleri. Anlatımı daha iyi olabilirdi. Bazı yazım hataları var. Yani bulsan bulunur. Ama ben her kitap kurduna tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.

24 Saat Açık Kitapçının SırrıRobin Sloan · Trend Kitap · 2013240 okunma

·

145 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.