Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ölüm Üstüne - Denemelerim
Şunu öğrendim ki, yaş ilerdikçe insanın içinde ölüm korkusu daha çok şiddetli bir hal alıyor. Öyle gün içerisinde yaşadığın kısa süreli korkular gibi değil ondan bahsetmiyorum. Ya da kedi, köpek, akrep vb fobileri gibi değil. Onlarla bir şekilde başa çıkarsın. Çok zorda kalırsan şayet, içinin dehlizlerinde bağlı olan deli cesareti dediğimiz o duyguyla üzerine yürür, alt edebilirsin karşında o an sana haşyet veren ne varsa. Gün içerisinde mütemadiyen yoklayan ölüm korkusunun üstesinden gelmek, sıraladığım korkulara nazaran oldukça zor olduğunu söylesem yanlış olmaz herhalde. Düşüncelerinin dağılması için aklını başka şeylerle meşgul etsen de, zihninin içerisine bir kere bulaştığından ötürü, onu görmemezlikten gelmek adına yaptığın her eylem, korkunun, zihnin içerisinde daha çok yayılmasına vesile olacaktır. Beyhude çaba… İçinde bulunduğun korku, dünya malına tamah ettiğinden, dünya hayatına ram ettiğinden veyahut bu şatafattan vazgeçemediğin için değil. Hayat akıp giderken, yapmak istediğin birçok şey için aslında çok fazla vaktinin olmadığı gerçeği yüzünden. Eğer güzel bir aşk yaşamadıysan o ana kadar, bir daha yaşayamacak olduğun için bu korku. Çekingensen, duygularını öyle rahatça dışavuramazsın. Sevsen belli edemez, söylemezsin. Kızsan gösteremez, masaya yumruğunu vuramazsın. Bu deneyimlerin, o an insanda bıraktığı duyguyla tanışamayacak olduğundan. Hatta sonsuza dek o duygudan mahrum kalacağın için. Okunacak tonlarca kitap varken, henüz daha yarısını bile okuyamadan, dinlenecek onca şarkıya kulak verip, hislenmeden, sergilenen tiyatro oyunlarını, o kırmızı koltuklarda yayılarak seyredemeden, aklındaki sorulara cevap bulamadan el etek çekip, bu hayata göz yumayacağın içindir korkunun seni istila etme sebebi. Dostoyevski’nin bir eserinde söylediği gibi: “Dünya hassas kalpliler için cehennemdir.” hassas kalpliysen eğer, bu aşağılık çağda sürekli ezildiğinden ve vicdanınla etkileşim halinde olup, günleri kovayalayıp gecelere kuçak açarken aslında hakkıyla yaşayamadığın düşüncesiyle sürekli baş başa kalacağın için. Yaşamak nedir? Sorusunu bir kez kendine sorup ve cevap aramamış insanlar, ölümü akıllarına dahi getirmekten kaçındığından dolayı, yaşamın şifrelerini çözenler, bundan sonraki saatlerini yaşamına çekidüzen vererek geçirirler ve nicelikten ziyade, niteliğin peşine düştüklerinden ömür denilen sürenin onlara kısa geldiğiyle dertlenirler. Ötekilerin böyle bir dertleri yoktur oysaki. Aslında ölümden ziyade, belirsizliğin yarattığı gerilimdir insana haşyet duyuran. İnsan doğduğu an bilse dünyada ne kadar ömürle sınırlandırıldığını, o’na göre yaşar ve vakti dolduğunda, sonsuzluğun o derin boşluğuna kendisini bırakır. Nitekim kurallar öyle değil. Sen bir deniz kenarında oturup bir şeyler uğruna hayıflanırken; zaman, yağız atlar misali dörtnala koşmaya devam ediyor. Açılan mesafe bir süre sonra kapanmayacak raddeye ulaştığında, bu sefer sen yine aynı deniz kenarındaki, aynı banka oturup, ne yapacağım diye düşünüyorsun? Bir köşebaşından her şeyden vazgeçmiş bir halde bulurken kendini, birde o hale düştüğün için acıyorsun kendine. Ben yaşamımda çok planlıyım, her şeyim tertip düzen içerisinde, adımlarımı dahi hazırladığım çizelgelere göre atarım desen de, fani hayatta birçok şeyi yetiştiremeyeceğin gerçeğini değiştirmeye gücünün yetmeyeceğini göreceksin planlarının. Zira hayat senin planlarının doğrultusunda değil, tamamen kendi planlarına göre şekillenip, çağlayan sular misali akıp, gidiyor. Zamanla atbaşı gitmek için çaba sarf edenlerin de yolda kaldığını gördüğümden beri, her şeyden elimi ayağımı çekip, düşünmek dahi istemediğim gerçeğiyle karşılaşıyorum. Tabii bir kere düşünmek hastalığına yakalanmış insanın bundan kurtulamayacak olması ayrı trajedi. Oysa ne kadar çok isterdim, suya sabuna dokunmadan bir kenarda oturup, kayıtsız-şartsız düşünmeden, sorgulamadan, sorulara cevap aramadan yaşamak. Son zamanlar haddinden fazla içimi sıkıştıran ve beni huzursuzluğun kollarında boğmayı amaç edinen bir düzine düşünceden kurtulmuş olurdum o zaman. Oysa böyle bir zihin için ölüm nedir ki, cehennem bile o insan için kötü değildir o kadar. D. Yasin
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.