Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
“Annelerin Dizleri Ne Hoş Beşik”
Hafta içinde büyük bir şevkle Hay Sultan kitabını okudum, bitirdim. Aslında bitirmedim. Şeklen bitse de manen bitmiş değil. Bir kitabı bitirdiğinizde onu yeniden yazarsınız. Sizde bıraktığı izleri yazmakla kalmaz, yaşarsınız. Yaşamaya başlamış iseniz kitap da amacına ulaşmış demektir. Okuduğunuz kitap sizin düşüncelerinizde bir takım kıpırtılara, bazen fırtınalara sebep oluyorsa kitap işlevini yerine getirmiş demektir. Bu kitabı okumaya başlamadan önce, “Bakalım bende ne gibi izler bırakacak?” diye bir merak hasıl olmuştu. Bu merakımı giderdim. İz değil, kalın bir çizgi bıraktı belleğimde. Kitabın üç kahramanı var. Yazar, yazarın babası ve Abdülkadir Geylani. Dışarda kar vardır. Soba gürül gürül yanıyordur. Üst kapaktan fırlayan ateş evin damında çıtır çıtır oynaşmaktadır. Evin büyüğü ki bu nenedir, dededir çoğu zaman. Etrafında topladığı torunlarına cenk hikayeleri, evliya menkıbeleri, halk hikayeleri anlatırdı. Televiyonun hayalleri öldürmediği bu zaman dilimlerinde çocuklar anlatılan hikayelerdeki kahramanları hayallerinde yaşarlar, onlarla beraber sevinir ve onlarla beraber üzülürdü. Mekanlar hayal, zaman hayal, kişiler hayal. Hayaller canlı tutulurdu o gecelerde. Şimdilerde en çok hayaller öldürülüyor. Televizyonla, animasyonlarla şablon bir nesil yetişiyor. Hani hakaret edildikten sonra dondurulan, hiçbir şeye benzemeyen şekli bozuk su kristalleri var ya tıpkı onlar gibi yetiştiriliyor çocuklar. Neyse kitabımızda öyküyü anlatan babadır. Altı kardeş uykuyla uyanıklık arasında babaya bakıyor, onun ağzından dökülen öyküye kendini kaptırıyorlar. Geceler böyle böyle devam ediyor. Ve yazarımız, evin en küçüğü “Annelerin dizleri ne hoş beşik” diyerek annesinin dizi dibinde hayalin bineğine tutunup, geçmişteki zamanı günlükle vakte döküyor. Ve o günlükte Abdülkadir Geylani anlatılıyor. Abdülkadir Geylani adını elbetteki biliyordum. Ama adını bilmekten öte bir bilgiye de sahip değil/d/im. Evliya menkıbelerine yabancıyım. Yazarımız oldukça şanslı. Belkide bu demlerin son anlarına yetişmiş. Son öyküleri dinleyenlerden olmuştur. Günümüzde böyle bir âdet devam ediyor mudur, bilmiyorum. Tamamen yok demek haddim değil. Ben böylesi evliya menkıbelerinin anlatıldığı bir ortamda yetişmedim tabi. Biz dört kardeş değil babamızın karşısına hikaye dinlemek için oturmak, kaderin bir cilvesi olarak birbirimizden habersiz orada burada büyümüşüz. Belki bu zaviyeden bakınca orta okul yıllarımda uzun kış gecelerinin uykuyla uyanıklık arasındaki hallerim, çeşitli evlerde katıldığım derslerdir ki, bu derslerde de evliya menkıbeleri dinlemiyordum tabi. Doğrusu tasavvuf ve tarikat konusundaki bilgilerim de ansiklopedik ve sözlük bilgilerini aşmıyordu. Bu kitap sayesinde bu kavramlara yeniden baktım: Tasavvuf, İslâmı derûnî bir şekilde yaşamaktır. Ruhî ve vicdanî bir duyuşun mahsulüdür. Şekilden mânâya geçmek, kabuktan öze ulaşmaktır. Kâlin hâl olmasıdır. (Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikat). Tasavvufta yer alan “zikir, fikir, nefis terbiyesi” gibi esaslar kalple ilgilidir. Tarikat ise tasavvufun sistemleşmiş şeklidir. Tarîkatlar, hakikatlerin yollarıdır. Tarîkat, Resulullah’ın miracının gölgesinde kalb ayağıyla ruhanî bir seyr ü sülûktur. Tarîkat, hakîkate giden bir yol olmakla beraber, tek yol değildir. Bütün hak tarikatlar, esaslarını Kur’ândan almışlardır. (Hak olmayanlar bahsimizin dışındadır.) Tarîkatı kabul etmek istemeyen bazı kimselerin, “Hz. Peygamber devrinde tarikat mı vardı?” şeklindeki soruları, bir cerbezeden ibarettir. Zira, tarîkatın bütün esasları, zaten Resulullah’ın tatbikatına dayanmaktadır. Yani, uygulama vardır, fakat adı tarikat değildir. Tarikatın belli bir sistem içinde ortaya çıkması , hicri 3. asra dayanır. Cüneyd-i Bağdadî, Bayezid-i Bistami gibi zatlar, tarîkatın ilk önderlerindendir. Daha sonraki dönemlerde gelen Şah-ı Nakşibend, Abdülkadir-i Geylanî, Mevlâna Celaleddin-i Rûmi, İmam-ı Rabbani gibi zatlar ise, tarîkatın en meşhur kahramanlarıdırlar. (Sorularla islamiyet, Tarikat Nedir, Tasavvuf Nedir)
Hay Sultan
Hay SultanNuriye Çeleğen · Timaş Yayınları · 2017888 okunma
·
24 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.