Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İslam Şeriatı, tüm dünyayı bir savaş alanı görür. Bu savaş, “İslam inanırları”yla “inanmazlar” arasındadır. Şeriat, güçleninceye dek, “mümaşat” yolunu, yani “birlikte barış içinde bulunma”yı kullanır. Bu da bir çeşit “hile”dir. Ama güçlenince, iki yoldan birinin seçilmesini ister insanlardan: — Ya ölüm, — ya da İslâm. ... Güçleninceye dek şöyle demiştir: “Senin dinin sana, benim dinim bana.” (Kâfirun:6) “dinde zorlama yoktur...” (Bakara: 256) Güçlendikten sonraysa, inanmazlar gösterilerek Müslümanlara şu buyruk verilmiştir: — “... Onları nerede bulursanız orada öldürün!” (Bkz. Bakara 191; Nisâ: 89, 91; Tevbe 5.)
Sayfa 233Kitabı okudu
·
12 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Feride okurunun profil resmi
Dediğinize katılıyorum fakat sizin yaptığınız da cımbızla çekmek gibi, iyi olanları görmek istemek olarak bakıyorum buna. Kısmen anlıyorum da. Fakat gerçekler başka görünüyor. "Allah ve Rasûlüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları, yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu dünyada onlar için bir zillettir. Âhirette ise, onlar için büyük bir azap vardır. Ancak kendilerini yakalamanızdan önce tövbe edenler olursa, bilin ki, Allah, Gafûr'dur, Rahîmdir, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir." (Mâide, 5/33, 34) Ellerin, ayakların çapraz kesilmesi vs. bu sadece bir örnek. Size nasıl geliyor bilmem ama bana bunlar insancıl gelmiyor. Ayrıca zaten İslâm’da cihat diye bir gerçek varken, kulağa hoş gelen “bazı” ayetler inandırıcı olmuyor. Yorum için teşekkürler.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.